Makaleler arşivleri - Sayfa 13 / 33 - Fizik Tedavi Rehabilitasyon

All posts in Makaleler

Plantar Fasiit ve Topuk Dikeni

TOPUK DÄ°KENÄ° ( EPÄ°N KALKENEÄ° ) :

Topuk dikeni çok yaygın bir sorundur. Topuk kemiği altında yani ayak tabanında bir kemik uzantısı oluşur. Bu uzantı ya da diken, sert tabanlı ayakkabılarla sert zeminlerde yürüyüp koşma sonucu yada artrozu olan ileri yaşlardaki kişilerde sıklıkla görülür. Ayrıca aşırı kilolularda, uzun süre ayakta durarak çalışanlarda ve bazı romatizmal hastalıklarda görülür. Ayak tabanında topuk üzerine bastırıldığında ağrı vardır.

Tedavide ortası delik topuk tabanlığı, ya da ayakkabının topuğunnu altına gelen kısmın oyulması, ağrı kesici ve enflamasyon dindirici antiromatizmal ilaçlar ve bunlara rağmen ağrı geçmezse, topuğa, kemik çıkıntısının olduğu bölgeye kortizon enjeksiyonu yapılır. Yine geçmez ise ameliyatla bu çıkıntı alınır.

PLANTAR FASÄ°Ä°T

Bu rahatsızlığı olan kişiler, uzun bir dinlenme süresinden sonra örneğin, sabah kalktıklarında ilk adımlarını atarken daha fazla olan, yürüdükçe azalan ancak, günün ilerleyen saatlerinde ayakta dururken yine artan topuğun tabanından ayağın iç kısmına doğru yayılan bir ağrı duyarlar.

 

Ayak tabanında ve deri altında, topuktan başlangıç alıp parmaklara dek uzanan yelpaze tarzında bir kalın lif tabakası vardır. Bu tabakaya plantar fasiya denilir. Bu fasiyanın asıl fonksiyonu, kas ve kemikleri korumanın dışında, ayağa, yandan baktığınızda iç tarafındaki eğimi vermektir.

 

Her yaşta görülebilir, ayak tabanına gelen ve sık tekrarlayan travma, spor aktiviteleri, aşırı yürüme ve ayakta kalmayı gerektiren işlerde çalışanlarda görülebileceği gibi, kilolu ve ileri yaşlardaki kişilerde daha sık ortaya çıkar. Genellikle topuk dikeni ve plantar fasiit birlikte görülür.

 

Tedavide, topuğa ortası delik tabanlık, eğer ayak tabanında düzlük varsa, plantar fasia üzerindeki gerginliği azaltmak amacı ile, özel aletler ve evde plantar fasiaya yönelik germe egzersizleri verilir. Israr eden ağrılarda plantar fasia ve topuğa tabandan kortizon enjeksiyonu yapılabilir.

More

Çocukluk Çağı Romatoid Artriti

Juvenil romatoid artrit (JRA) bir veya birden fazla eklemde 16 yaşından önce başlayan müzmin bir romatizmal hastalıktır. Juveril artritin başlıca 3 şekli vardır. Bunların eklem tutulması, tedavileri ve prognozlarında (gidişatında ) önemli farklılıklar vardır. Sistemik başlangıçlı tip :

Yüksek ateş, deri döküntüleri ve bazı iç organ tutulmaları ile birlikte seyreder. Hastalığın %10 unda bu şekilde artrit vardır. Kızlarda iki kat daha fazla görülür. Prognozu iyi değildir.

Oligoartiküler tip :

Beşten az eklemin tutulmasıdır. Artritli çocukların yarısında bu şekilde tutulma vardır. Bu çocuklar çok genç hatta bebek bile olabilirler. Bu hastalarda göz bozuklukları da olabilir. Kızlarda 6 kat daha fazla görülür. Bu çocuklarda iyileşme oldukça iyidir.

Poliartiküler tip :

Bu çocuklarda 5 veya 5 den fazla eklem tutulması vardır. Her yaşta başlayabilir. Bu hastaların bir kısmı erişkin tip romatoid artritin erken dönemde başlayan formu olarak kabul edilir. Kızlarda iki kat daha fazla görülür. JRA in sebebi bilinmemektedir. Genetik faktörler, enfeksiyon hastalıkları hastalığı tetikleyici olabilir. JRA toplumun binde birinde görülür. Bu çocuklar okula gitmekte, oyun ve sosyal aktivitelere katılmakta büyük güçlüklerle karşılaşabilirler. Okul başarıları fiziksel kısıtlıktan dolayı daha düşüktür. Aileler; ekonomik, sosyal ve psikolojik zorluklarla karşılaşabilirler.

TeÅŸhis:

JRA’in teşhisinde büyük güçlüklerle karşılaşılabilir. Topallama, sabah yataktan uyanma esnasında tutukluk, azalmış fiziksel aktivite, başlangıç döneminde en sık rastlanan belirtilerdir. Büyüklerin RA’ in teşhisinde işe yarayan kan tetkikleri çocuklarda normal olabilir. Ayrıca enfeksiyonlar, lösemiler, büyüme ağrıları, çocukluk çağı kanserleri başlangıçta JRA belirtileriyle aynı şekilde başlar. Eklemlerde şişlik, ağrı, bazen deri döküntüleri, ateş, halsizlik, tutukluk, teşhis koymada yardımcı olur. Tedavi :

 

Erişkin romatoid artritin tedavisinde kullanılan pek çok ilaç JRA’in tedavisinde de kullanılır. İyi bir yatak duruşu, splintler, ateller ve egzersizler, deformitelerin oluşumunu ve ilerlemesini engeller.
More

Whiplash Yaralanmaları

Motorlu taşıt kazaları esnasında, önden yada arkadan çarpmalar sonucu, baş ve boyun ani olarak öne veya arkaya hareket eder. Ani fren yapmalarda da bu durumlar olabilir. Ciddi yaralanma ile sonuçlanmayan trafik kazalarının en az %20 sinde kazadan sonra boyun, omuzlar, kollar ve başa yayılan ağrılar olur. Bu insanların yaraları bir şekilde iyileşirken, önemli bir kısmı daha sonra ciddi ağrılı durumlarla karşılaşırlar. Hatta bazı durumlarda olay ciddi sakatlıklarla bile sonuçlanabilir.
 Belirtileri ve bulguları nelerdir?

Whiplash yaralanmaları ile karşılaşan hastalarda yaralanmadan birkaç gün sonra aşağıdaki semptomlardan bazıları görülür.

 

  • Boyun aÄŸrısı ve tutukluÄŸu
  • BaÅŸ aÄŸrıları
  • Omuzlar ve omuz kürekleri arasında aÄŸrı
  • Bel aÄŸrısı
  • Kol ve/veya ellerde uyuÅŸma
  • BaÅŸ dönmesi
  • Kulak çınlaması ve bulanık görme
  • Konsantrasyon ve hafıza problemleri
  • Sinirlilik, uyku bozuklukları, yorgunluk
TeÅŸhis ve tedavi
Whiplash yaralanmasının nasıl olduğunu anlamak oldukça kolaydır. Ancak yaralanmanın seviyesini ve derecesini tesbit etmek zor olabilir. Bu tip yaralanmalardan etkilenen diskler, bağlar ve kaslar düz röntgen filmlerinde görülemezler. Normal röntgen, kırık ve instabilite olup olmadığını görmek için gereklidir. Bilgisayarlı tomografi veya MR çoğu hastada gereklidir. Kazadan hemen sonra boyun yumuşak bir korse ile korselenir. İlk 24 saatte soğuk uygulama yapılır. Bir iki gün içinde aktif hareketlere izin verilir (nazikçe). Boyun egzersiz eğitimi verilir. Hasta işine olabildiğince erken dönmesi için cesaretlendirilmelidir. Boyun koruma prensipleri eğitimi verilmelidir. Ultrason, TENS, traksiyon, masaj, soğuk ve sıcak uygulamalar gibi fizik tedavi metodları kullanılmaladır. Bu tedaviler hastaların %75 inde birkaç ay içinde iyileşme sağlar. Hastanın uzun dönem rehabilitasyonunda izometrik boyun egzersizleri yapılır. Bazı hastalarda cerrahi tedavi metodları gerekebilir (füzyon, laminektomi, diskektomi vs. gibi)
More

Koşucu Bacağı

Sert zemin, ağır antrenman, kötü ayakkabı, kötü koşu tekniği (ayak parmak ucunda koşmak gibi), ayak taban anatomisindeki bozukluklar gibi nedenlerden dolayı kemik zarının iltihabi reaksiyonu ile karakterize bir durumdur. Alt bacak iç-ön bölgede yer alan tibia kemiğinin alt yarı bölgesinde ağrı en belirgin sorundur. Ayak parmakları veya ayak aşağıya doğru büküldüğünde, aktiviteler sırasında ağrı oluşur. Dinlenmek, soğuk uygulamak öncelikli yapılması gereken uygulamalardır. Yukarıda bahsedilen nedenlerin ortadan kaldırılması gerekir. Uzman bir hekimin değerlendirmeleri ışığında tedavinin şematize edilmesi gerekir.

 

More

Ankilozan Spondilit

Ankilozan spondilit (AS); öncelikle omurgayı ve sakroiliak eklem dediğimiz, leğen kemiği ile sağrı (sakrum ) kemiği arasındaki
eklemleri tutan kronik bir hastalıktır. Hastalık; göz, kalp, kalp kapakçıkları ve akciğerleri de etkileyebilir.

 

AS’in görülme sıklığı toplumdan topluma deÄŸiÅŸmekle birlikte, ortalama olarak her bin kiÅŸide 1 ile 2 arasındadır. Daha çok
erkeklerde görülür. Kendisi ankilozan spondilit’ e yakalanan kiÅŸinin çocuklarında da bu hastalığın görülme riski % 10 ile 20
arasındadır.

AS’in oluÅŸma mekanizması, oldukça karmaşık olmakla birlikte, en genel kabul edilen görüş, hastalığın bir takım bağırsak ve
üreme sistemi enfeksiyonlarına yol açan bakteri türlerinin bağışıklık sistemini uyarması sonucu ortaya çıktığıdır.

Hastalığın belirtileri nelerdir?

AS’in ilk belirtisi, genç insanlarda yavaÅŸ yavaÅŸ ve sinsi baÅŸlayan bel aÄŸrısıdır. Önceleri sakrum üzerinde duyulan aÄŸrı daha sonra bele
yayılarak sürekli bir ağrı ve tutukluk yapar. Bu tutukluk en fazla sabah olup günün ilerleyen saatlerinde ve hareket ettikçe veya sıcak duş alınca hafifler. Hasta bazen yataktan kalkarken sırtını ve belini rahatça büküp döndüremediği için öne doğru eğik dolaşır. Belde sertlik ve tutukluk bazen ağrıdan önce gelir. Romatoid artrit ve kireçlenmeler de görülenin tersine, hastalık önce eklem çevresindeki ligamentlerden, diğer bir deyişle bağların ve kasların kemiklere bağlandığı uçlarda başlar ve bu bölgelerdeki iltihap sonucu dokular sertleşir ve bir anlamda kireçlenir.

Kireçlenme, omurgayı oluşturan vertebraları (omurları) boydan boya tutarak omurganın değişik yönlerdeki hareketliliğini
giderek azaltır ve hatta omurga eklemlerini kilitleyebilir.

 

Üst üste dizilmiş tuğlaları ve tuğlalar arasında şişirme su yastıkları olduğunu düşünün. Yanlardan kalın lastik şeritlerle bu tuğlaları
bir arada tuttuğunuzda bu sert tuğlalardan ve esnek su yastıkçıklarından oluşan bu sistem hem esnek hemde lastik bantlar sayesinde sağlamdır. İskelet sistemimizin direği işlevini gören omurgamız da benzetmeye çalıştığımız üst üste dizilmiş tuğlalar gibidir.
Küçük vertebra kemiklerini tuğlalar, vertebralar arasındaki yarı sert disk yapıları da tuğlalar arasında ki su yastıkları gibi
gözümüzün önüne getirdiÄŸimizde bu her yana esnek biçimde eÄŸilen yapı, AS’de sertleÅŸir ve tuÄŸlalar arasındaki su yastığının ve
yandaki lastik şeritlerin yerini çimento sıva alır. Diğer bir anlatımla, omurlar arası diskler kireçlenir ve omurları saran lifler de bu kireçlenmenin yayılması ile katılaşır. Sonuçta, öne, arkaya ve yanlara eğilmeyen, çabuk kırılmaya eğilimli ve kırıldığı noktalarda da kamburlaşan bir omurga karşımıza çıkar. Göğüs kafesi de bu hastalıktan etkilenir. İlk başta göğsün üst tarafındaki sternum kemiği
(iman tahtası) çevresinde ağrılı şişlikler oluşur ve bu durum ilerledikçe göğüs kafesinin çevresindeki eklemler sertleşir ve normalde yaptıkları açılıp kapanma yada kalkıp inme işlevlerini yerine getiremezler. Sonuçta, hastanın derin nefes alma yeteneği azalır ve
göğsün nefes alıp vermeyle geniÅŸleme kapasitesi 2 cm’nin altına düşer (normalde 4 cm’nin üzerinde).

Hastalık nasıl seyrediyor?

Hastalık her hastada farklı biçimde seyretmesine ve zaman zaman alevlenip zaman zaman yatışmasına karşın, genel olarak hayatı tehdit edici değildir. Çoğunlukla, 10 yıllık bir süre içinde kendiliğinden durabilir; en azından hastalığın ilerleyişi ve şiddeti azalabilir. Kalça tutulması, hastalığın gidişatının iyi olmadığını gösterir ve kalça tutulması hastalarda en önemli rahatsızlık ve sakatlık sebebidir. Kalça tutulmasının yanısıra diz, omuz gibi büyük eklem tutuluşu olan hastalarda da hastalık ağır seyreder. Kadınlarda kalça, omuz, diz gibi çevresel eklem tutulumu daha sıktır. Yine kadınlarda boyun omurgası daha sıktır.

Tedavisi mümkün müdür ?

Ne yazık ki, bu hastalığı önleyebilmek ve tamamen iyileştirebilmek mümkün olmayabilir. Yine de, sıkı bir doktor takibi, fizik tedavi programları ve egzersizler ile hastanın şikayetleri azaltılıp eklemlerin esnekliği korunmaya çalışılır. Yine kaplıcalar bu hastalarda
büyük semptomatik iyilik sağlar.

 

Tedavide hasta eÄŸitimi ve hastanın bu eÄŸitimi uygulaması çok önemlidir. AS’li hastalar kesinlikle sigara içmemelidirler. Hastanın dik durması, düzenli egzersizler yapması ve mümkünse yastıksız yatması ve dizlerini karına çekmeden yada yüzükoyun yatması
omurgasını korur.

 

Beli arkaya doğru eğen egzersizlerin yanı sıra, hastanın kendine yapabileceği en büyük iyilik, yüzmektir. Öne eğilerek yapılan
sporlar zararlıdır.Tedavide antiromatizmal ilaçlar, sulfasalazin gibi klasik ilaçlar kullanılır.

 

Eğer omurganın dışında, kalça, diz, omuz gibi eklemler de tutulmuş ise, eklem içlerine hyaluronik asid (Hyaluronan ) verilmesi ve
bazen de eklem çok ağrılı ise, buna kortizon eklenmesi gerekebilir.

 

AS’de omurgada, özellikle boyun ve bel kısmında farkında olunmayan tehlikeli kırıklar olabilir. Bu nedenle, çok küçük bir kaza sonrası bile oluÅŸan ani bel ve boyun aÄŸrılarında gerekli radyolojik, MRI gibi incelemelerin yapılması gerekir.
More

Boyun ve Omuz Koruma Prensipleri

Oturmak

Çenenizi (yukarı değil) bükük ve boynunuzu arkaya çekik tutun. İyi bir boyun sağlığı iyi bir duruşla mümkündür. Kol destekleri olan sert sandalye kullanın. Gevşemeyin; bütün omurganız sandalye arkalığına dayanacak şekilde dik olsun. Sandalye kollarını kollarınıza destek olarak kullanırsanız, ileri eğilme sebebiyle boynunuzda olacak lüzumsuz zorlanmayı önlemeye yardımcı olur. Çenenizi ileri doğru uzatarak çok dikkatlice bir yere bakmayın.

 Ayakta durmak

Çenenizi ( yukarı değil) bükük ve boynunuzu arkaya çekik tutun. Keza belinizin düz durmasına çalışın. Dizlerinizi bükmeden öne doğru eğilmeyin; bu, boyun ve omuzlarınızın arkaya çekik ve dik tutabilmenizi kolaylaştıracaktır.

Yatmak

Yüzüstü yatmayın. Yan yatarak uyumanız daha iyidir. Baş ve boynunuza yastığın yardımıyla normal bir duruş sağlayın, ve kollarınızı aşağıda tutun. Eğer sırt üstü yatmak istiyorsanız yastığınızı baş ve boynunuzun altına gelecek şekilde koyun. Yastık baş ve boynunuzu nötür bir durumda desteklemelidir. Boynunuzun gergin durmasından kaçının.

 

Yatak altına tahta konması veya sert ortopedik yatak kullanılması daha uygundur. Yumuşak yastığı boynunuzun altına uydurmaya çalışmak yerine, normal yastık da kullanabilirsiniz. Oturduğunuz yerde uyumak boyun için oldukça zararlıdır.

 

Yatarken televizyon seyretmek ve kitap okumak boyun kaslarınızı zorlar. Yatarken kollarınızı başınızın altına koymak yada kollarınızı baş hizasında tutmak zararlıdır. Kollarınızı eşinizin başı altına koymayın.

Ä°stirahat halinde

Televizyon seyretmek için bir sedire uzanmayın. Sert bir koltuk veya sandalye kullanın. Okurken başınızı desteklemek için yumuşak kuş tüyü yastık kullanmayın.

Araba kullanırken

Arabada yüksek oturun. Koltuğunuz ( tercihen sert) direksiyonun üzerinden bakmak için gerilme ve eğilmenizi gerektirmeyecek şekilde ne çok alçak ne de çok geride olmalıdır. Destek için poliüretan bir sırt yastığı faydalı olabilir; yastık 1-2cm kalınlığında, sırtınız genişliğinde ve omuzlarınızın hizasına kadar olmalıdır. Aynaları iyi ayarlayın. Boyun ağrısı olanlar geri giderken boyunlarıyla değil belleriyle dönmelidir. Gereksiz yere camları açmayın, alacağınız rüzgar boyun tutulmasına yol açabilir.

 

Uzun yolculuklarda boyunluk kullanılması oldukça yararlıdır. Uzun yolculuklarda 3-4 saatte bir ara vererek boyun, sırt ve bel kaslarınızı esnetin.

Bir şeyi kaldırırken veya bir şeye uzanırken

 

Dizlerinizi bükün ve kaldırma için bacak kaslarınızı kullanın. Ani hareketlerden kaçının. Ağırlığı gövdenize yakın tutun ve hiçbir şeyi baş hizasından yukarı kaldırmaya çalışmayın. Başınız hizasından yüksekçe bir rafa uzanmanız gerekliyse bir iskemleye çıkın. Uzun süre uzanma veya yukarı bakmaktan kaçının.

Çalışırken

Aşırı çalışmayın. Eğer bütün gün masada çalışıyorsanız; fırsat bulunca kalkıp dolaşın. İş arası dinlenmelerde egzersizlerinizi bir iki defa yapmanız faydalı olabilir. Çalışma materyaline çok yakın olmak boyun kaslarını zorlar. Uzun süreli klavyeli cihaz kullananlarda boyun ağrısına daha sık rastlanır. Şayet buna mecbursanız egzersizlerinize daha çok dikkat edin, cihaz karşısındaki duruşunuz boynunuzu en az zorlayacak pozisyonda olsun.

 

Dikkat edilecek diÄŸer noktalar
  • Uygun olmayan sütyenler özellikle iri göğüslü hanımlarda boyun, sırt ve omuz aÄŸrılarına sebep olabilir.
  • DiÅŸleri sıkarak yatmak ( diÅŸ gıcırdatması) boyun kaslarında spazma yol açar, sonuçta boyun aÄŸrıları ve çiÄŸneme kaslarında aÄŸrı olur.
  • Telefonla konuÅŸurken telefonun boyunla omuz arasına sıkıştırılması boyun kaslarına zarar verebilir.
  • Bel aÄŸrıları ve boyun aÄŸrıları birbirlerini oldukça etkileyen hastalıklardır. Bu nedenle boynu aÄŸrıyanlar aynı zamanda bellerine, beli aÄŸrıyanlarda boyunlarına dikkat etmelidirler.
  • Çalışırken çalışma masasına dayanmayın.
  • Işıklandırması iyi ayarlanmamış ortamlarda çalışmak boyun ve sırt kaslarınızı zorlayabilir.
  • Çok uzak yada yakın mesafeden televizyon seyretmeyin.
  • Özellikle saçları uzun olanlar iyice kurutmadan dışarı çıkarlarsa boyun kaslarında spazm olur. Bu nedenle saçlar yıkandıktan sonra mutlaka kurutulmalıdır.
  • Görme bozuklukları, objelerin görülmesi için çok daha fazla dikkat göstermenizi gerektirir. Bu durum boyun kaslarını yorarak boyun ve omuz aÄŸrılarına zemin hazırlar. Bu nedenle görme bozuklukları zamanında tedavi edilmelidir.
  • Ellerinizi omuz hizasından yüksek yada çok alçak seviyelerde kullanmanız boyun bölgesini zorlar. Bu nedenle öğretmenlerde, duvar ve tavan işçilerinde boyun aÄŸrısı sık görülür.
  • EÄŸer öğretmenseniz tahtaya kazı yazarken omuz hizasından üst seviyeye ve çok aÅŸağı seviyelere yazı yazmayın.
  • Perde takmak gibi çok nadir yapılan uygun olmayan aktivitelerde bile boyun fıtığına ve diÄŸer boyun aÄŸrılarına yakalanabilirsiniz. Ãœzerine çıktığınız platformu yükselterek bu riski en aza indirin yada boyun probleminiz varsa en iyisi hiç yapmayın, daha uygun birilerinden yardım isteyin.
  • Uykusuzluk, çok çalışma, sinirsel gerginlik, iÅŸinden memnun olmama, takdir edilmeme gibi durumlar boyun kaslarında gerginlik yaparak disklerin beslenmesini bozabilir.
More

Ayak ve Sağlığında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Ayak bileği burkulmaları:

Vücudumuzun yerle olan ilk teması olan ayağımız aslında tarak kemiklerinin de sayesinde yelpaze gibi açılarak dengeli ve eşit bir yük dağılımı sağlar. Liflerin kusursuz mimarisi ile de hareket halinde iken de bir bütünlük oluşturur. Ayak bileğinin özellikle her 2 yanındaki bağlar en sık yaralanan yapılardır. Yaralanma günün her saatinde olabilir. Sıklıkla futbol oynarken, yüksek topuklu, kalın tabanlıklı ayakkabılarla dikkat edilmeden yürürken meydana gelmektedir. Şişlik, ağrı, basamama ile başlayan yakınmaların sebebi vakit geçirilmeden hekime danışılmalıdır. 
Doğru olmayan, tam yapılmayan tedaviler sık çıkığa ve burkulmaya sebep olurlar. Bu durum üzerinde durulması gereken ileride kireçlenmeye ve güçsüzlüğe yol açabilecek bir sağlık sorununu oluşturur.
 
  

Ayaklarda şekil bozuklukları:

Ayak vücudun yüküne hareket veren bir organdır. Hareketleri ile olduğu kadar hareketsiz kaldığı anlarda da görev yapar. Şekil bozukluğu sadece kozmetik değil, ortopedik bir sorunudur. Sıklıkla parmakların üst üste binmesi karşılaşılır. Başparmağın iç tarafta belirginleşmesi ve 2. parmağa yaklaşması, üstüne binmesi şeklinde ifade edilecek şekil bozukluğu en sık karşılaşılan hastalıktır (hallux valgus). 
Bu hastalıkta başparmak kendi ekseni etrafında dönmekte ve üzerine düşen yükü kaldıramamaktadır. Buda ayağın itiş gücünü azaltmakta dengemiz yük dağılımına ve ileride kireçlenme ve ağrıya yol açmaktadır.

Çekiç parmak:

Parmakların yere paralel değil de dikey konumda olduğu durumdur. Genelde sıkı ayakkabı giyilmesi nedeniyle oluşur. Hastalar daha ziyade nasır yakınmaları ile hekime başvururlar.

Topuk ardında çıkıntı:

Bu hastalıkta ökçesi yüksek ve sıkı ayakkabı giyen hanım ve beylerde ağrı ve nasır yakınması ile başvurmaktadırlar. Ön ayağın içe yada dışa dönük olması az da olsa rastlanan şekil bozukluklarıdır.
More