All posts in Makaleler

Ergonomi

Yunanca ”ergon = iş, çalışma”, “nojos = yasa” anlamına gelen kelimelerin birleştirilmesiyle “ Ergonomi” kelimesi elde edilmiştir.

Ergonomi, insanın biyolojik, psikolojik özelliklerini göz önünde bulundurarak insan-makina-çevre uyumunun doğal ve teknik kurallarını araştıran, disiplinlerarası araştırma, geliştirme ve uygulama çalışmaları olarak tanımlanabilir.

 

Ergonomik çalışmaların kökeninde insanın verimini artırmak, makine temposuna ayak uydurmasını sağlamak, dolayısı ile daha çok üretim yapacak duruma getirmek anlayışı vardır. Ancak bu anlayış önceleri insanın bir makine gibi görülmesine yol açmıştır. Daha sonraları sınırlı iş görme gücüne sahip olan insanın, bir makine gibi görülmesinin yanlış olduğu sonucuna varılmış ve üretim artışı uğruna kapasitesinin üstünde çalıştırılan insanın yorularak ya da hata yaparak kazalara neden olacağı, sonuçta üretimi aksatacağı anlaşılmıştır. Günümüzde ise ergonomik çalışmaların hedefi, sadece insanı kazalardan ya da hatalardan koruyarak üretimi aksatmamak değil, aynı zamanda çalışma ortamlarını da insanı mutlu edecek ortamlara dönüştürmektir.

 

Ergonominin konusu iş ve insan ilişkileri ve bu ilişkileri etkileyen çevresel faktörlerdir. İnsan özellikleri, insan-makine ilişkisi, çalışma koşulları, çevresel koşullar bir bütün olarak ergonominin çalışma sahasına girer.

 

Diğer bir tanımla masanızın yüksekliği, sandalyenizin rahatlığı, çalıştığınız yerin havasının nemi, gürültü düzeyi, dinlenme araları, çalışma tezgahının konumu, gösterge düzeni, gösterge-kontrol ilişkisinin uygunluğu, çalışma alanının boyutu, renklerin kullanımı, aydınlatmanın yeterliliği vb. konular ergonominin çalışma konularıdır.

Ergonominin ilgi alanları aşağıdaki gibidir:

  • 1. İnsan özellikleri (duyusal, fiziksel, akıl ve zeka) ve kapasite sınırları
  • 2. Çalışma koşulları (duruş ve hareketler, yorgunluk, gerilim, monotonluk, iş güvenliği, kazalar, motivasyon, vardiya çalışması, çalışma süreleri, otorite, yetki, sorumluluk, grup davranışı, ücret yapısı)
  • 3. İnsan makine ilişkisi (Gösterge-kontrol düzeni, Boyut sorunları, Mekanik sorunlar)
  • 4. Çevresel koşullar (aydınlatma, gürültü, titreşim, sıcaklık, nem, hava akımı, toksik maddeler, buharlar, gazlar, radyasyon, düzen ve temizlik, renk ve manzara)
Ergonomi insanın özelliklerini, yeteneklerini, yeteneklerini geliştirme gücünü ve bu gücün sınırlarını inceleyerek, insandan istenebilecek görevlerin çerçevesini belirler. Bundan sonra çalışanla işi arasında iyi bir uyum sağlar, insanın çalışırken aşırı zorlanmalar yüzünden yıpranmasını önler ve bu uyum sayesinde iş verimini yükseltir.

 

İş sisteminin insan üzerinde yarattığı fizyolojik ve psikolojik hasarların en aza indirilmesinin hedeflendiği ergonomik ortamlarda, aşağıdaki hususlar yerine getirilmeye çalışılır:

 

  • Araç ve gereçler insanın özellik ve yeteneklerine göre tasarımlanır.
  • Çalışma yöntemleri ve çevre koşulları insana uygun duruma getirilir.
  • Yapılan işin anlamlı ve yararlı algılanması sağlanır.
  • Çalışanlara yeteneklerini kullanma ve kendilerini kanıtlama olanağı verilerek, kendilerini değer üretici olarak algılamaları sağlanır.

Ergonomik çalışmaların yönünü ve içeriğini belirleyen iki ölçüt vardır.

  • 1.İnsandan beklenen işin onun yeteneklerinin sınırları içinde olması.
  • 2.İnsan yeteneklerinden optimum düzeyde yararlanılması.

Ergonomi çalışmaları iki farklı alanda uygulanabilir:

  • 1. Ürünün tasarımı aşamasında ergonomik çalışmalar
  • 2. İşyerinin tasarımı yada yerleşimi aşamasındaki ergonomik çalışmalar
Ergonomik uygulamaların başarıyla yerine getirilmesiyle birlikte iş süresi kısalır, yorgunluk-kazalar-işe devamsızlık-malzemenin bozulması-malzemenin israfı azalır, kalite-üretkenlik-kar yükselir. Tıbbi harcamalar en aza iner.

Derleyen: Mehmet Özkan

More

Behçet Hastalığı

İlk kez 1937 yılında Türk dermatoloji profesörü Dr. Hulusi Behçet tarafından tarif edilen Behçet hastalığı, ağızda ve genital bölgelerde yaralara (aft, ülser) ve gözde inflamasyona (iltihaba) yol açan kronik bir hastalıktır. Bazı hastalarda artrite, damar iltihabı ve tıkanmalarına, sindirim kanalında, beyin ve omurilikte inflamasyona da sebep olmaktadır. Behçet hastalığı her hastada farklı seyreder. Bazı hastalarda hastalık hafif seyreder ve sadece ağızda ve genital bölgede ülserler bulunur. Bazılarında ise daha şiddetlidir ve hatta beyin iltihabına sebep olabilir. Şiddetli bulgular genellikle ilk belirtiler başladıktan aylar, hatta yıllar sonra ortaya çıkarlar. Belirtiler uzun bir süre devam edebileceği gibi, birkaç haftada da geçebilir. Hastalık alevlenme ve yatışma dönemlerinin birbirini takip etmesi şeklinde ilerler.

 

Sebepleri

Hastalığın sebebi bilinmiyor. yakınmaların sebebi kan damarlarının iltihaplanmasından dolayı ilgili organda ortaya çıkan bozukluklardır. Kan damarlarındaki bu iltihaplanmaya bağışıklık sisteminin sebep olduğu düşünülmektedir, fakat bu reaksiyonu neyin başlattığı bilinmemektedir. Behçet hastalığı bulaşıcı değildir. Gelişmesinde bağışıklık sistemi bozukluğunun yanı sıra, kalıtsal sebeplerin de etkili olabileceği sanılmaktadır. Çevresel faktörlerin de (virüs ya da bakteri gibi) duyarlı kişilerde hastalığı başlatabileceği sanılmaktadır.

Özellikleri

  • Behçet hastalığı “ipek yolu” üzerindeki ülkelerde sıktır (Akdeniz bölgesi, Türkiye, İran, Asya ülkeleri, Uzak doğu, Japonya)
  • Hastalık erkeklerde daha sık görülür.
  • 20’li ve 30’lu yaşlarda başlama eğilimi göstermekle birlikte, her yaşta görülebilir.
  • Tanıda belli bir yöntemle deriye iğne batırılması ile uygulanan “paterji testinden” yararlanılabilir fakat bu test hastaların ancak %40’ında pozitif bulunur.

Tedavi

Behçet hastalığı için tam “şifa” sağlayacak bir tedavi bulunmamakla birlikte, uygun ilaçlar ile çoğunlukla hastalığı kontrol altına alabilmek mümkündür. Tedavide amaç, yakınmaları azaltmak ve sakatlık yada körlük gibi komplikasyonları önlemektir. Hangi ilacın seçileceği ve tedavinin ne kadar süreceği hastanın durumuna bağlıdır. Bazı bulguların giderilmesi için birkaç tedavinin bir arada kullanılması gerekebilir.

 

Ağrı ve rahatsızlığı ortadan kaldırmak için ülserlerin üzerine inflamasyonu azaltmak için kortikosteroid yada acıyı azaltması için ağrı kesici merhem sürülebilir. Ağız ülserleri için gargaralar yapılabilir.

 

Hastanın bulgularının şiddetine göre prednizolon gibi kortikosteroidler, azatioprin, klorambusil, siklosporin, kolşisin gibi immunosupresif (bağışıklık sistemini baskılayan) ilaçlar kullanılabilir. Eğer bu ilaçlar semptomlar üzerinde etkili olamazsa, siklofosfamid ya da metotreksat gibi diğer ilaçlar verilebilir. Tedavi etkili olsa dahi alevlenmeler görülebilir
More

Boyun Ağrıları

Miyofasiyal Ağrı Sendromları
Boyun Fıtığı ve Kireçlenmesi
Boyun Egzersizleri
Bel ve Boyun Sağlığı İçin Yatak Seçimi ve Uygun Yatış Pozisyonları
Boyun ve Omuz Koruma Prensipleri
Whiplash Yaralanmaları
Boyun Fıtığı ve Tedavisi
Fibromiyalji Sendromu
Fonksiyonel Boyun Ağrıları
Boyun ve Kol Ağrısı Sebepleri
Boyun Anatomisi
İşe Bağlı Üst Ekstremite Kas İskelet Sistemi Hastalıkları
Boyun düzleşmesi-gerginliği nedir? Nasıl tedavi edilir ?
More

Sık Görülen Kazalar ve Hastalıklar

Kötü çalışma koşullarında çalışmak zorunda kalanlar el, bilek, eklem, sırt ve diğer organları ilgilendiren ciddi sakatlanmalar ile karşılaşmaktadırlar. Bu sakatlanmalar aşağıdaki nedenlerden oluşabilir:

 

 

 

 

 

 

 

 

 

  • Vibrasyon üreten makinaların uzun süre kullanımı (örneğin havalı çekiç gibi),
  • Ellerin ve kasların dönmesine neden olan görev ve aletler (çekiç, klavye, tornavida…..)
  • Ters yöne güç uygulamalarında,
  • Ellere, bileklere, sırta ve eklemlere fazla yük bindiği hallerde
  • Kolların baş üzerinde çalışmaya zorlandığı zaman,
  • Belin eğilmeye zorlandığı işlerde (ağır kaldırma, yerde çalışma, kazma kürek işi)
  • Ağır yüklerin itildiği veya kaldırıldığı zaman (ağır beden işçileri)
  • Uzun süre aynı pozisyonda kalınarak yapılan işler (büro işleri, şoförlük)
  • Sürekli tekrarlayan stereotipik hareketler (klavye, diş hekimleri)
Sakatlanmalar genellikle yavaş gelişir. Kötü çalışma koşulları ve uygun olmayan el aleti kullanımı sonucunda sakatlanma ve hastalanma süreci çok yavaş gelişir. Fakat bu süreç içinde kötü koşulların yarattığı bazı sinyaller ve belirtiler çalışan tarafından algılanır. Örneğin çalışanın evine gittiği zaman kas ve eklem ağrısı çekmesi gibi. Daha sonra ciddi sorunlar yaratacak bu belirtilerin sebebi mutlaka araştırılmalıdır. Çalışanlar ergonomik kuralların uygulanmadan yapılan işten dolayı karşılaşabilecekleri tehlikeler ve tehlikelerin belirtileri üzerine önceden haberdar edilmelidir.

 

Tekrarlanan işler genellikle kas iskelet sistemi sakatlanmalarına ve hastalıklarına neden olur ve bu tip hastalıklara Repetetive Strain İnjuriler (RSI), kümülatif tavma bozukluğu, yada aşirı kullanım yaralanmaları adı verilir. RSI çok ağrı verici olup kalıcı sakatlıklarla sonuçlanabilir. RSI ın oluştuğu ilk günlerde çalışan iş bitimi sonunda ağrı ve yorgunluk hisseder. İleri durumlarda vücudun etkilenen bölümlerinde yoğun halsizlik ve ağrı duymaya başlar. Boyun, omuz, kol, dirsek, el ve bilek ağrılar en sık rastlanan yakınmalardır. Şikayetler daha sağ taraftadır. Daha da ileri durumlarda bu şikayetler kalıcı olur ve çalışan işini yapamaz duruma gelir. RSI aşağıdaki tedbirlerle önlenebilir:

 

  • İşten kaynaklanan risk faktörleri ortadan kaldırılmalı
  • Çalışma düzeni değiştirilmeli
  • Çalışan daha az hareketli işe verilmeli
  • Tekrarlanan iş sırasında daha fazla mola verilmeli
  • İlgili kaslar güçlendirilmeli
  • Yüzme, yürüyüş gibi egzersizler yaptırılmalı
  • Mümkünse iş değiştirilmeli
Gelişmiş ülkelerde RSI ler önemli halk sağlığı sorunlarından biridir. RSİ ler tedavisi zor hastalıklardır ve çoğu zaman uzun rehabilitasyon proğramlarına gerek vardır.

 

RSİ sadece işçilerde değil; bilgisayar kullananlarda, diş hekimlerinde, müzisyenlerde, ev hanımlarında, akademisyenlerde de görülür.

Kazalar pahalıya mal olur.

Kazaların önlenmesi harcanan işverenlere paralar ilk başta fazla olarak görülebilir. Ancak bu yatırım uzun vadede iş verimi ve çalışanlara moral getireceği için ilerde işverene kar olarak geri döner.
More

Reiter Sendromu

Genellikle erkeklerde görülen bu romatizmal hastalık; cinsel yolla bulaşan üretrit (idrar yolu iltihabı) gibi bazı hastalıklara yada şiddetli ishale yol açan dizanteri gibi bir mide-bağırsak enfeksiyonlarına tepki olarak gelişir. Buna reaktif artrit de denir. Çünkü eklemler vücutta iltihaplanmayı başlatan enfeksiyona karşı tepki gösterirler.

 

Belirtiler genellikle evlilik dışı cinsel ilişkiden sonra başlayan idrar ya da üreme yolu enfeksiyonlarından yada mide-bağırsak sorunlarından bir-dört hafta sonra ortaya çıkar. Diz, bilek yada ayaklardan biri ağrır yada şişer. Ateş ve kilo kaybına sık rastlanır. Kaburgalarda, sırtta, belde, topukta ve aşil tendonunda (topuk arkasındaki kalın kiriş) ağrı duyulabilir. Ayrıca gözlerde şişme ve kızarma, döküntü ve idrar yolu iltihabı gibi belirtiler sayılabilir. Bu hastalarda deri ve mukozaları tutan lezyonlar vardır. Ayak tabanında pullanmalar, hiperkeratoz, deride ağrılı nodüller, penis ve testislerde ülserasyonlar, ağızda aftlar sık görülür.

Tedavisinde antiromatizmal ilaçlar, steroidler, tetrasiklin grubu antibiyotikler, methotreksat, süfasalazin kullanılır. Tedavisi zor bir hastalıktır.
More

Temel Ergonomi Prensipleri

İşyeri şartlarının adım adım izlenerek ergonomik prensiplerin uygulanması ve problemlerin çözülmesi gereklidir. Bazen işyeri sürecinde, işyeri ortamında, kullanılan el aletlerinde yapılacak küçük değişiklikler üretim, sağlık ve güvenlik alanlarında büyük değişikliklere neden olabilir. Örneğin aşağıda verilen iyileştirme değişiklikleri gibi:

  • Ayrıntılı işlerin olduğu yakın kontrolün yapıldığı çalışmalarda tezgah ağır işlere göre daha aşağıda olmalıdır.
  • Montaj işlerinde gelen parçalar işe uygun bir pozisyonda olmalı ve çalışan kas gücünün büyük bir kısmını işi için harcamalıdır.
  • El aletleri sakatlanmaya ve kazaya neden oluyor ise değiştirilmeli veya düzeltilmelidir. Çalışanlar bu alanda çok güzel fikirlere sahip olabilirler.
  • İşçinin yaptığı iş uzun süreyle ters harekete, uzanmaya, dönmeye neden olmamalıdır.
  • Çalışanlar uygun kaldırma yöntemleri konusunda eğitilmelidir. İş dizaynı kaldırma ve taşımaları en aza indirecek şekilde planlanmalıdır.
  • Oturarak çalışma en aza indirilmelidir, böylece ayakta çalışma oturarak çalışmaya göre daha az yorgunluk getirir.
  • İş değerlendirilmesi ile tekrarlanan işleri yapan çalışanlar diğerleri ile rotasyona girmeli ve böylece çalışanların aynı kaslarının kullanılması ve sıkıcılık önlenmiş olur.
  • Çalışanlar ve kullandıkları makinalar iyi yerleştirilerek gereksiz performans kayıpları ve vücut zorlamaları önlenmiş olur.

A. Çalışma alanı:

Çalışma alanı çalışanlarin işini yaptıkları alan veya bölgedir. Bu alanda makinalar, kontrollar, masa ve sandalye veya bilgisayar bulunabilir.

 

İyi planlanmış çalışma alanı kötü koşuların oluşturduğu hastalık ve incinmeleri engeller. Çalışma alanı çalışan ile birlikte işin gerektirdiği şartlara göre etkin bir şekilde dizayn edilmelidir.

 

İyi planlanmış bir alanda çalışanın vücudu konforlu ve uygun bir şekilde pozisyon alacaktır. Aksi durumda karşılaşılacak problemler şunlardır:

 

  • Sırt ağrısı ve incinmeleri,
  • RSI gelişmesi (boyun, omuz, kol el ağrıları)
  • Ayaklarda dolaşım bozuklukları; varis, kramp, iskemi

Oluşan problemlerin sebepleri şunlardır:

  • Kötü dizayn edilmiş sandalye,
  • Uzun süre ayakta durma,
  • Uzak bölümlere uzanma,
  • Yetersiz aydınlatma nedeniyle çalışanın işine yakın durması.
Aşağıda işyeri düzenlenmesine ilişkin bazı ergonomik prensipler verilmektedir. Bir çalışma ortamı düzenlenirken vücut ölçülerinin bilinmesi çok önemlidir.

Baş yüksekliği:

  • En uzun boylu çalışanın çalışabilmesi için gerekli alan hazırlanmalıdır
  • Ekran ve kontrol panelleri göz seviyesinin altına yerleştirilmelidir. Çünkü çalışanlar aşağıya doğru daha rahat bakabilirler.

Omuz yüksekliği:

  • Kontrol panelleri insanın beli ile omuz arasına yerleştirilmelidir.
  • Sık kullanılan cisimlerin ve malzemelerin omuz seviyesinin üstüde olmamasına dikkat edilmelidir.

Kol uzanma mesafesi:

  • Malzemeler en kısa kolun yetişebileceği uzaklıkta olmalı ve malzemelere uzanırken eğilme veya bükülme yapılmamalıdır.
  • Uzun boylular malzemelere ulaşırken aşağıya doğru eğilmemelidir.
  • Malzemeler vücudun ön kısmına yakın olmalıdır, geriye dönme bel ve üst ekstremiteyi zorlar

Dirsek yüksekliği:

      • Çalışma yüzeyi yüksekliği yapılan işin niteliğine göre ayarlanarak masanın altında veya üstünde olmalıdır.

El yüksekliği:

      • Kaldırılan malzemelerin el ve omuz yüksekliği arasında olduğuna dikkat edilmelidir.

Ayak uzunluğu:

      • Sandalye yüksekliği ve çalışma yüzeyi yüksekliği (masa veya tezgah) bacak uzunluğuna göre ayarlanmalıdır.
      • Özellikle uzun ayaklılar için rahat hareket edebileceği ve uzanacağı yeterli alan bırakılmalıdır.
      • Ayarlanabilir ayak koyma (istirahat) sayesinde ayaklar sarkmaktan kurtulacak ve vücudun pozisyonu kolay değişebilecektir.

El büyüklüğü:

      • Kullanılan araç gereçler ele tam olarak oturmalıdır. Büyük eller için büyük, küçük eller için küçük malzemeler seçilmelidir.
      • Büyük eller için yeterli hareket alanı sağlanmalıdır.

Vücut ölçüleri:

      • Geniş vücutlu çalışanlar için çalışma alanı yeterli büyüklükte olmalıdır.

Ergonomik işyeri düzeni için bazı öneriler:

    • Her iş yerinde sağ ve sol el kullanımı için araç gereç olmalıdır,
    • Ayakta çalışılan her çalışma alanına sandalye verilmelidir. Periyodik dinlenme ve vücut şeklinin değiştirilmesi uzun süre ayakta durma problemlerini azaltır.
    • Gölge ve yansımalar azaltılmalı ve işyeri iyi aydınlatılmalıdır.
More

Oturarak Çalışma ve Sandalye Dizaynı

Bugün insanların büyük çoğunluğu iş hayatının önemli bir kısmında oturarak çalışmak zorunda kalmaktadır. Oturarak çalışmak ayakta çalışmaya göre daha avantajlı gözükmektedir, ancak oturarak çalışmanın da bazı ergonomik kuralları vardır.

 

Oturma:

Eğer bir iş yapılırken yeterli çalışma alanı yok ise ve fazla fiziksel aktivite gerekmiyorsa o iş oturarak gerçekleştirilebilir. NOT: Bütün gün oturarak çalışmak vücut ve özellikle sırt için için iyi değildir. Bu nedenle çalışanlar bazen görev değişikliği yaparak ayakta çalışma imkanına sahip olmalıdırlar. Oturarak çalışma için iyi seçilmiş bir sandalye şarttır. Sandalye çalışanın bacak ve genel pozisyonunu kolayca değiştirebileceği özellikte olmalıdır.

Oturarak çalışma sırasında uyulması gerekli ergonomik kurallar şunlardır:

  • Çalışan tüm alanlara rahatlıkla ulaşabilmeli ve bu sırada vücudu eğilip bükülmemelidir.
  • İyi oturma pozisyonu çalışanın önündeki va yanındaki çalışma alana karşı dik olmasıdır.
  • Çalışma masası ve sandalye iyi dizayn edilmeli ve çalışma düzeyi ile dirsek aynı düzlem içinde (aynı yükseklikte) olmalıdır.
  • Sırt dik ve omuzlar rahat olmalıdır.
  • Mümkünse, dirsekler, eller ve kollar için ayarlanabilir destekler kullanılmalıdır.

Çalışma sandalyesi:

Ergonomik gereksinimler için uygun sandalye seçimi gereklidir. Bu amaçla aşağıdaki ergonomik özellikler izlenmelidir;

 

  • Sandalye çalışma masası ve çalışma tezgahı yüksekliğine ve işin performansına uygun olmalıdır.
  • İdeal olarak, oturma yeri ile sırt desteği ayarlanabilmelidir. Ek olarak sırt desteği tilt hareketi yapabilmelidir.
  • Sandalye çalışanın ileri ve geri hareketini kolayca sağlamalıdır.
  • İşçinin masa altında ayaklarını uzatabileceği ve vücut hareketini kolayca değiştirebileceği alan olmalıdır.
  • Ayaklar rahatça yere basmalıdır. Bu mümkün değilse ayak desteği kullanılmalıdır. Ancak ayak desteği diz ve bacak kaslarına uygulanan basıncı elimine etmelidir.
  • Sandalye vücudun alt sırt kısmını destekleyen sırt desteğine sahip olmalıdır.
  • Sandalye rahatça dönmelidir.
  • Sandalyedeki ayak sayısı dengeyi sağlamak amacıyla beş adet olmalıdır.
  • Mümkünse kol destekleri çıkarılabilir olmalıdır. Çünkü bazı işlerde kol desteği rahatsızlık verebilir. Bazı durumlarda kol destekleri çalışanın çalışma tablasına yeteri kadar yakınlaşmasını engeller.
  • Sandalyenin oturma alanı hava alıp verebilen bir kumaş ile kaplanmalıdır.
Yukarıda sayılan ergonomik özellikler özellikte gelişmekte olan ülkelerde çalışanlara ideal bir davranış olarak gelebilir. İçiler ve işverenler için unutulmaması gerekli konu işyerlerindeki bir çok sağlık ve güvenlik problemlerinin yetersiz ergonomik koşullarından kaynaklandığıdır. Ergonominin yeteri düzeyde anlaşılması ile birlikte çalışanlar çalışma ortamlarının değiştirilmesine, işverenler ise, üretim ile ergonomik prensipleri arasında ilişkiyi görmeye başlayacaklardır.
More

Reynaud Hastalığı


Reynaud hastalığı yada reynaud fenomeni el ve ayak parmaklarına giden kan akımında bir bozulma sonucu el ve ayak uçlarında ağrı, solukluk ve morarma ile seyreden bir hastalıktır. Genellikle soğuk veya stres sonucu tekrarlayan ataklar halinde seyreder. Skleroderma, lupus, polimiyozit, miks bağ dokusu hastalığı, romatoid artrit, trombosit fazlalığı gibi hastalıklarla birlikte görülür. Tek başına da görülebilir.

 

Belirtileri nelerdir?

Reynaud fenomeni nöbetler halinde seyreder. Soğuk ve stres nöbetleri başlatan en önemli faktörlerdir. El ve ayak parmaklarında görülür. Parmak eklemleri önce soluklaşır, daha sonra morarır ve sonra tekrar normal rengine döner. Parmaklarda şiddetli ağrı ve üşüme vardır. Ağrı ve üşüme dakikalar ve saatler içinde geçer. Bazı romatizmal hastalıkların seyri esnasında daha sık görülür. Ancak hastalığın önemli bir kısmında hiçbir sebep bulunamaz. Nadirde olsa bazen ellerde yaralar açılabilir.

Nasıl teşhis edilir?

Reynaud hastalığının teşhisi genellikle hastanın ifadesine göre konulur. Nöbeti görmek için hastanın elleri buzdolabının buzluk kısmına konulabilir. Mikroskopla tırnak kan damarları incelenebilir. Ayrıca eşlik edebilecek romatizmal bir hastalık araştırılabilir.

Tedavi nasıl yapılır?

Kalsiyum kanal blokerleri adı verilen ilaçlar kullanılır. Ayrıca el ve ayağın soğuktan korunması gerekir. Stres önleyici ilaçlar kullanılır. Aspirin benzeri ilaçlar dolaşımı düzenlemek için verilebilir. Bazı hastalıklarda konstrat banyoların uygulanması soğuk- sıcak hassasiyetini azaltabilir. Biofeedback denenebilir. İnatçı vakalarda sempatektomi adı verilen cerrahi müdahale yapılabilir.

Hastalar nelere dikkat etmelidir?

  • Soğuktan korunmalıdır; eldiven, kalın çorap, başın örtülmesi
  • Kıyafetlerin soğuğu geçirmesini engelleyen yün elbiseler giyilmeli
  • Isıtılmış odalar, banyolar ve otomobil kullanılmalı
  • Sıcak suyla banyo yapılmalı
  • Klimalı ortamlardan kaçınılmalı (yazları)
  • Stresten uzak durulmalı
  • Buzdolabından bir şey alırken eldiven kullanılmalı
  • Sigarayı kesinlikle bırakılmalı
  • Cilt ve tırnak bakımına özen gösterilmeli
More

Ayakta Çalışma

Eğer mümkünse uzun süreli ayakta çalışma önlenmelidir. Uzun süre ayakta çalışma sırt ağrısına, ayaklarda şişmelere, kan dolaşım sistemlerinde problemlere ve kas yorgunluklarına neden olur. Aşağıda ayakta çalışma sırasında uyulması gerek kurallar sıralanmaktadır;

  • Eğer bir iş mutlaka ayakta çalışmayı gerektiriyor ise, ek olarak belirli aralıklarla oturabilecekleri bir sandalye veya tabure sağlanmalıdır.
  • Çalışan kollarının uzanabileceği alanlar dışına çıkmamalı ve bu alan dışına ulaşmak için sırtı dönme, eğilme ve uzanma hareketleri yapmamalıdır.
  • Çalışma masası veya tablası farklı yükseklikteki işlere göre ayarlanabilir olmalıdır.
  • Eğer çalışma alanının ayarlanması mümkün değil ise uzun çalışanlar için çalışma tablası destekle yükseltilmeli, kısa boylu çalışanlarin için bir platform üzerinde çalışma sağlanmalıdır.
  • Ayak dinlenme destekleri acı ve ağrı hislerini engelleyecek ve çalışanın pozisyon değiştirebilmesine olanak sağlayacaktır. Ayak yüksekliğinin zaman zaman değişmesi sırt ve bacaklardaki acı ve ağrıları önler.
  • Çalışanlar sert olmayan bir malzeme üzerinde çalışmalıdırlar (mat), Beton veya metal yüzeyler şokları absorbe edici malzeme ile kaplanmalıdır. Yerler temiz, düz ve kaymaz olmalıdır.
  • Ayakta iş yapan çalışanlar alçak topuklu ve tabanı destekli iş ayakkabısı giymelidir.
  • Çalışanlar pozisyonlarını değiştirebilmeleri çalışanın yeterli diz hareketi yapabilmeli ve bu iş için gerekli alan bulunmalıdır.
  • İşçiler işine uzanmamalı ve vücudunun önünde 20-30 cm’lik bir uzaklıkta çalışmalıdırlar.
Çalışma masası yüksekliği uygun yüksekliğe çıkarıldıktan sonra aşağıda sayılan önemli faktörler göz ardı edilmemelidir;

 

  • İşçinin dirsek yüksekliği,
  • Yapılan işin tipi,
  • Üretilen malzemenin boyutları,
  • Kullanılan alet ve edavat.

Ayakta çalışırken unutulmaması gerekli koşullar ise şunlardır;

  • Yüz işe dönük olmalı,
  • Vücut işe yakın olmalı,
  • Eğer bir tarafa dönülecek ise bel ve omuz bükülerek değil, ayaklar üzerinde dönülerek sağlanmalı.
More

Ailesel Akdeniz Ateşi

AAA (ailesel akdeniz ateşi, familial mediterenian fever, FMF) genellikle Akdeniz ülkeleri halklarında (daha çok Türk, Arap, İsrailli ve Ermenilerde) görülen, otozomal resesif geçişli genetik (kalıtımsal) bir hastalıktır. Birbirinden bağımsız iki ayrı klinik tablosu vardır.

1- Ani başlayan ve kısa süreli karın, göğüs veya eklemlerde ağrı ile birlikte ateş olması.

 

2- Genç yaşta bile böbrek yetmezliğine neden olabilen böbrek amiloidozu. (böbrekte amiloid birikmesine bağlı yetmezlik). Belirtiler genç yaşta ortaya çıkar, hastalığın başlangıcı; hastaların yarısında 10 yaşından öncedir.

 

AAA tanısı klinik bulgular, ailede bu hastalığın varlığının bilinmesi, muayene ve (özellikle atak esnasında yapılan) laboratuvar incelemeleri ile konur. Kesin bir sonuç vermese de bazı vakalarda genetik araştırma işe yarayabilir ve tanı koymada faydalı olabilir.

 

Amiloidoz daha çok hiç tedavi görmemiş AAA hastalarında görülür. Bu durum idrarda protein çıkışının basit bir idrar tahliliyle saptanmasıyla hastalığın erken dönemlerinde teşhis edilir.

 

Bu hastalığın tedavisinde kolşisin kullanılır. Bu ilacın dozu günde 1-2mg dır ve sürekli kullanılmalıdır. İlaç AAA için tartışmasız yararlıdır; (sürekli kullanımı halinde) hastaların çoğunda atak oluşmasını, hemen, hemen tüm hastalarda da amiloidozun başlamasını önler. Ne var ki böbrek şikayeti olmayan hastalarda ve kolşisin kullanmaya başlamadan önce amiloidoz gelişmiş olan AAA li hastalarda da amiloidoza rastlanılmaktadır.

 

Kolşisin’in atakları ve amiloidoz oluşumunu nasıl önlediği bilinmemektedir. Fakat şu gerçek bilinmektedir ki; kolşisin kullanmasına rağmen sık atak geçiren fakat amiloidozun duraklatıldığı hastalarda, ilacın FMF ataklarını önlemedeki etkisi ile amiloid (amiloidozda anormal olarak böbrekte biriken bir madde) yapımını durdurucu etkisi arasında hiçbir ilişki bulunmamaktadır.

 

Kolşisin tedavisi AAA hastaları için en güvenli ve uygun seçenektir.

 

Sebebi yapılan araştırmalara rağmen bulunamamış kısırlık, AAA li kişilerde normal kişilere göre daha fazladır. Amiloidozu olan AAA hastalarına gebe kalmamaları önerilir. İlacı kullanan hastaların çocuklarında kolşisinin herhangi bir teratojenik etkisine rastlanmamasına rağmen, tüm AAA li gebelerde (bebekte ilaçtan dolayı gelişebilecek herhangi bir sakatlığın vs tesbiti için) amniosentez yapılır. Ayrıca bebekte kromozom anomalisi olup olmadığının araştırılması için genetik analiz yapılmalıdır. Bu tetkik anne karnındaki bebekten amnion sıvısı alınarak yapılır.
More