Sebepleri: Koordine olmayan kas gerilmesi (iç travma) veya direk fiziksel etki (iç travma) ile ani ve aşırı zorlama.
Özel Bulgular: Diz-dirsek pozisyonunda, her iki ayak muayene masası kenarında serbest olarak sarkarken, baldır kavrama testinde sağlam tarafta ayak parmaklarında kopan tarafta hareket yoktur. Tendon üzerinde (bir parmak kadar genişlikte) bir çukur izlenir.
Ek Uygulamalar: Mutlaka cerrahi onarım gereklidir. Kısa süreli olarak operasyona kadar alçılı tesbit yapılabilir.
İlk Yardım: Eklem fonksiyonunu korumak için erken dönemde egzersizlere başlanmalıdır.
Tedavi Sonrası: Yetkili uzman gözleminde gerdirme egzersizleri yapılmalıdır. Zedelenmiş bölgeye herhangi bir zorlanmadan sonra buz ile soğuk uygulanmalıdır.
Korunma: Spora başlamadan önce ısınma ve germe egzersizleri yapılmalı kaslar ısıtılmalı ve esnetilmelidir. Zedelenen bölgede oluşan yeni doku koordine olmayan kas kasılmalarına yol açabileceği için aşırı yüklenmelerden sakınılmalıdır.
More1) Fibromiyalji sendromu eş anlamlıları
Fibromiyalji, “yaygın, nedeni bilinmeyen (idiopatik) kas-iskelet ağrı sendromu” grubuna dahildir.
Nedir?
Fibromiyalji, uzun süreli yaygın kas-iskelet ağrıları, yumuşak dokularda (kas ve tendon) hassas noktalar ve şiddetli yorgunlukla karakterize bir hastalıktır.
Ne kadar sıktır?
Fibromiyalji, özellikle yetişkinlerde ortaya çıkar. Hastalık daha çok ergenlik çağında olmak üzere çocuklarda seyrek olarak bildirilir. Kızlar erkeklerden daha sık etkilenir. Bu hastalığı olan çocuklar idiopatik kas ve iskelet ağrı sendromu olan çocuklarla birçok özelliği paylaşırlar.
Tipik klinik özellikleri nelerdir?
Hastalar dokuların derinlerinde yaygın ağrıdan şikayetçidirler. Ağrının şiddeti değişkendir. Ağrı vücudun her iki kısmında, üst ve alt ekstremitede olabilir. Uyku yetersizdir ve hasta sabahları doyurucu olmayan, kalitesiz bir uykudan kalktığını ifade eder ve kendini yeterli süre uyusa bile yorgun hisseder. Başka bir önemli şikayet fiziksel kapasiteyi sınırlandıran şiddetli yorgunluktur. Hastalar sıklıkla baş ağrısı, kollar ve bacaklarda şişkinlik hissi (olmadığı halde) ve uyuşukluk gibi şikayetler bildirirler. Bu belirtiler tedirginlik, depresyon ve çok fazla okul devamsızlığına neden olur.
Nasıl tanı konur?
Tanı, 3 aydan fazla süren dört vücut alanında yaygın ağrı ve fizik muayenede 18 hassas noktadan 11’inde ağrı bulunması ile konur. Ağrılı noktalar, klinik olarak ağrı ölçmeye yarayan hassas bir alet olan dolorimetre kadar güvenilir olabilen baş parmak basısı ile değerlendirilir.
Tedavi nasıl yapılır?
Öncelikle hastaya ve aileye, her ne kadar ağrı şiddetli ve gerçek olsa da bu ağrıların hastaya fiziksel bir zarar vermeyeceği, ileride bir sakatlığa yol açmayacağı anlatılmalı ve ağrıların yarattığı tedirginlik azaltılmalıdır. Tedavi değişik uzmanlık dallarından hekimlerin takım yaklaşımı ile yapılır ve üç temel ayağı vardır. En önemlisi yoğun ve sürekli bir egzersiz programının başlatılmasıdır. Bu anlamda en iyisi yüzme egzersizleridir. İkinci önemli yaklaşım psikolojik tedavidir. Bireysel ya da grup olarak düşünsel, davranışçı psikoterapi yöntemlerini kapsar. Üçüncü yaklaşım ise ilaç tedavisidir. Özellikle hastanın uykusunu düzenlemek ve ağrısını azaltmak amacıyla bazı hastalara ilaç tedavisi başlatılabilir. Uyku sırasında boyun desteği sağlayan özel yastık kullanımı yardımcı olabilir.
Sonuç
Hastanın kendi çabası ve ailesinin desteği olmaksızın hastalığın düzelmesi kolay değildir. Genellikle çocuklarda sonuç erişkinlerden çok daha iyidir ve çoğunda tam iyileşme görülür. Düzenli fiziksel egzersiz programına uymak iyileşmede en önemli rolü oynar.
2) Bölgesel idiopatik kas-iskelet ağrı sendromu: Eş anlamlıları:
Refleks sempatetik distrofi, kompleks bölgesel ağrı sendromu tipi
Nedir?
Sıklıkla deri değişiklikleriyle giden, nedeni bilinmeyen aşırı derecede şiddetli kol, bacak ağrısı.
Ne kadar sıktır?
Sıklığı üzerine güvenilir bir veri yoktur. Ne var ki, ergenlerde (ortalama başlangıç yaşı 12 civarında) ve kızlarda daha sık olduğu bilinmektedir.
Esas belirtiler nelerdir?
Genellikle, tedavilere cevap vermeyen ve zaman içinde artan, uzun süreli ve çok şiddetli kol, bacak ağrısı hikayesi vardır. Sıklıkla etkilenen kol ve bacağın kullanılamaması ile sonuçlanır. Allodinia denen çoğu insanda ağrısız olan duyuların (hafif dokunma) bu hastalarda şiddetli ağrıyla sonuçlanması durumu söz konusudur. Bu yakınmaların birlikteliği hasta çocuklarda günlük aktivitelerde problem yaratır ve genellikle çok fazla okul devamsızlığına neden olur. Çocukların bazılarında zamanla deri rengi (soluk ve mor alaca görünüm), ısısı(genellikle düşük) ve terlemesinde değişiklikler oluşur. Bazen çocuk kol ya da bacağını uygunsuz bir postürde tutarak hareket ettirmeyi ret eder ve zamanla o bölgede kullanmamaya bağlı hareket kısıtlılıkları ortaya çıkabilir.
Tanı nasıl konur?
Birkaç yıl öncesine kadar bu sendromlar değişik isimlerle adlandırılıyorsa da, günümüzde çoğunun kaynağının bilinmediği ve tedavilerinin aynı olduğu göz önünde bulundurularak aynı şemsiye altına konmuş ve bölgesel kas-iskelet ağrı sendromları adını almışlardır. Hastalığın tanısı için bir dizi kriter kullanılmaktadır. Tanı kliniktir ve ağrının özelliklerine (şiddetli, uzun süreli, aktivite kısıtlayan, tedaviye cevapsız; allodinia varlığı) ve fizik muayeneye dayalıdır. Şikayetlerin ve klinik bulguların ortak sonuçları oldukça karakteristiktir. Tanı, genelde diğer hastalıkların dışlanması ile konur ve zaten çoğu zaman hasta, çocuk romatoloğuna gelene kadar ayırıcı tanı yapılmış olur. Laboratuar bulguları normaldir.
Tedavi nasıl yapılır?
En çok işe yarayan yaklaşım, bir fizyoterapist gözetiminde, kademeli fiziksel egzersiz tedavi programının başlatılmasıdır; psikoterapi de yararlı olabilir. Tedavi hem çocuk hem aile, hem de tedavi eden ekip açısından sabır gerektirir. Hastalığın neden olduğu stres yüzünden genellikle psikolojik müdahale gereklidir. Kesin sonuçları olmaksızın pek çok değişik tedavi seçeneği (anti-depresanlar, biyolojik geri besleme yöntemleri,TENS, davranışçı tedaviler) tek başına ya da birlikte, önerilmiştir.
Sonuç
Bu hastalık, çocuklarda yetişkinlere göre daha iyi zonuçlanır. Hemen hemen tüm çocuklar sonunda iyileşir.
Günlük yaşam
Çocuk, düzenli olarak okula giderek ve yaşıtlarıyla ilişki kurarak normal aktivite düzeyine erişmek için cesaretlendirilmelidir
3) Eritromelalji
Eritromalji olarak da bilinir. Hastalığın adı, ayrı anlamları olan eski yunanca 3 sözcükten gelmektedir: Eritros(kırmızı), melos(uzuv),algos (ağrı). Çok nadirdir fakat bazı ailelerde yaygın olabilir. Çoğu çocuk hastalık bulgularını gösterdiğinde 10 yaşındadır. Kızlarda daha sıktır. Hastalık, sıcak, kırmızı, şişkin ayaklarda ya da nadiren ellerde yanma hissi ile karakterizedir. Belirtiler ısıya maruz kalınmasıyla kötüleşir ve uzuvların soğutulmasıyla rahatlar. Bu yüzden bazı çocuklar ayaklarını buzlu sudan çekmeyi reddederler. Hastalığın seyri değişkendir. Isıdan ve ağır egzersizden kaçınmak en yararlı tedavi yaklaşımı gibi görünmektedir.Erişkinlerde işe yaradığı kanıtlanmış olan nonsteroidal anti inflamatuar ilaçlara cevap çocuklarda genellikle kötüdür. Damar genişleticiler işe yarayabilir.
4) Büyüme ağrıları
Nedir?
Büyüme ağrıları, genellikle 10 yaşından daha küçük çocuklarda ortaya çıkan kol ve bacaklarda karakteristik ağrı biçimini ifade eden iyi huylu bir sendromdur.
Ne kadar sıktır?
Kol ve bacaklarda ağrı olması pediatride uzman bakımını gerektiren en önemli nedenlerdendir. Bunların arasında büyüme ağrıları en sık olanıdır. Dünya yüzeyinde çocukların %10-20’si büyüme ağrısı çekmektedir ve daha çok 3-12 yaşları arasında görülür. Kız ve erkek çocuklarda etkilenme benzerdir.
Esas belirtiler nelerdir?
Ağrı çoğunlukla bacaklardadır (deri, baldır, diz arkası veya uyluk ) ve genellikle iki taraflıdır. Ağrı genellikle akşam ya da gece ortaya çıkar ve sıklıkla çocuğu uyandırır. Ebeveynler, yaygın olarak çocuklarının artmış fizik aktiviteden sonra ağrı geliştirdiğini bildirmiştir. Ağrının süresi genelde 10-30 dakika sürer fakat, dakikalarla saatler arasında değişir. Ağrının şiddeti hafif ya da ağır olabilir. Büyüme ağrıları günler ve aylarca süren ağrısız dönemlerle giden, aralıklı bir ağrıdır. Bazı olgularda ağrı her gün ortaya çıkabilir.
Tanı nasıl konur?
Normal fizik muayene ile birlikte karakteristik ağrı bulgularının olması bizi tanıya götürür. Laboratuar testleri ya da röntgen filmlerine gerek yoktur; hepsi normaldir.
Tedavi seçenekleri nelerdir?
Olayın iyi huylu olduğunun açıklanması çocukta ve ailedeki tedirginliği azaltabilir. Ağrı atakları sırasında bölgeye masaj yapılması ve hafif ağrı kesiciler yardımcı olabilir. Sık atakları olan çocuklarda akşamları bir doz ibuprofen ağrıyı azaltabilir hatta önleyebilir.
Sonuç
Büyüme ağrıları herhangi bir organik hastalık ile ilişkili değildir ve genellikle geç çocukluk döneminde düzelir. Çocukların %100’ünde ağrı büyüdüklerinde kaybolur.
5) İyi huylu hipermobilite sendromu
Nedir?
İyi huylu hipermobilite sendromu (BHS), konjenital ya da bağ dokusu hastalığı olmaksızın eklemlerin artmış elastikliği nedeniyle (eklem hareket açıklığı) ağrımasıdır. Bu yüzden, BHS hastalıktan çok normal bir bulgudur.
Başlıca belirtileri nelerdir?
Hipermobilite sıklıkla dizler, ayak ve ayak bileklerinde, günün sonu veya gece, aralıklı, derin ve tekrarlayan ağrıya sebep olur. Piyano, viyolonsel vb . çalan çocukların daha çok parmakları etkilenir. Fiziksel aktivite ve egzersiz ağrıyı tetikler veya şiddetlenir. Nadiren hafif eklem şişliği olabilir.
Tanı nasıl konur?
Eklem hipermobilitesini tanımlamak için hazırlanmış kriterlere göre konur.
Tedavi nasıl yapılır?
Tedavi nadiren gereklidir. Eğer çocuk futbol veya jimnastik gibi bazı zorlayıcı sporlar yapıyor ve sürekli eklem incinmesi/ yırtılması gelişiyorsa kas güçlendirme ve eklem koruma (dizlik vb.) gereklidir.
Günlük yaşam
Hipermobilite yaş ile birlikte azalan iyi huylu bir durumdur. Aileler başlıca riskin, çocukların normal hayatlarını sürdürmelerini engellemek olduğunun bilincine varmalıdır. Çocukların, ilgilendikleri sporu yapmak da dahil, normal bir aktivite düzeyini korumaları desteklenmelidir.
6) Geçici sinovit
Toksik sinovit, iritabl kalça
Nedir?
Kalça ekleminde bilinmeyen nedenle sıvı birikimi ve hiçbir hasar bırakmadan kendiliğinden iyileşmesidir.
Ne kadar sıktır?
Çocukluk çağında en sık rastlanan kalça ağrısı nedenidir. 3-10 yaş arası çocukların %2- 3’ünü etkiler. Erkeklerde daha sık görülür (1 kıza 3-4 erkek).<
Başlıca belirtileri nelerdir?
Kalça ağrısı ve topallamadır. Kalça ağrısı, genelde ani başlayan, kasıkta, uyluk üst bölgesinde ya da dize yansıyan ağrı şeklinde ortaya çıkabilir. En sık rastlanan tablo çocuğun uyandığında topallaması ya da yürümeyi reddetmesidir.
Nasıl tanı konur?
Fizik muayene kısıtlı ve ağrılı kalça hareketi ile birlikte topallama vardır. Olguların %5’inde her iki kalça da tutulur. Röntgen filmleri normaldir.
Tedavi nasıl yapılır?
Tedavinin temeli ağrının derecesi ile orantılı istirahattır. Non steroid anti inflamatuar ilaçlar ağrıyı azaltmada yararlıdır. Çok ağır ataklarda bacağa traksiyon uygulanır. Hastalık genellikle tedavisiz 6-8 günde iyileşir.
Sonuç
Çocukların %99’undan fazlasında tam iyileşme ile sonuçlanır. Yeni geçici sinovit atakların gelişmesi nadir değildir fakat, genelde daha hafiftir ve daha kısa sürer.
7) Patellofemoral ağrı- diz ağrısı
Giriş
Patellofemoral ağrı en sık görülen çocukluk çağı Aşırı Kullanım Sendromudur. Bu grup hastalıklar, tekrarlanan hareketlerden ya da vücudun belli bir bölgesinin devamlı egzersize bağlı hasarından kaynaklanır. Bu hastalıklar çocuklara oranla yetişkinlerde çok daha yaygındır (tenisçi ya da golfçu dirseği, karpal tünel sendromu vb.).
Eş anlamlılar
Patellofemoral sendrom, patellanın kondromalazisi, kondromalazi, ön diz ağrısı.
Nedir?
Patellofemoral ağrı, patellofemoral ekleme (diz kapağı ile uyluk kemiğinin alt ucu arasında oluşan eklem) ek yük bindiren aktivitelerden kaynaklanan ön diz ağrısını ifade eder. Eğer ağrı, patellanın içe bakan yüzey dokusundaki değişikliklerle birlikte ise patellanın kondromalazisi ya da kondromalazi patella terimi kullanılır.
Ne kadar sıktır?
Sekiz yaşın altındaki çocuklarda çok nadirdir; ergenlikte giderek daha sıklaşır. Patellofemoral ağrı kızlarda daha sıktır. Dizlerinde X- bacak (genu valgum) ya da Obacak (genu varum) gibi belirgin açılanması olan çocuklarda ve patella hastalığı (tekrarlayan gevşeklik ve çarpıklık) olanlarda daha yaygındır.
Başlıca belirtileri nelerdir?
Koşma, merdiven inip çıkma, zıplama ve çömelme gibi aktivitelerle kötüleşen ön diz ağrısı vardır. Ağrı ayrıca, dizin bükülü kaldığı uzun süreli oturmadan sonra da kötüleşebilir.
Tanı nasıl konur?
Sağlıklı bir çocukta patellofemoral ağrı klinik bir tanıdır (laboratuar tetkikleri ya da görüntülme teknikleri gereksizdir). Ağrı, diz kapağının üstüne bastırarak ya da uyluk kası (kuadriseps) kasıldığı zaman patellanın yukarı çıkmasını engelleyerek oluşturulabilir.
Tedavi nasıl yapılır?
Allta yatan hastalığı (dizin açılanma bozuklukları ya da patellar gevşekliği) olmayan çocuklarda genellikle gereksizdir. Kendiliğinden iyileşen iyi huylu bir durumdur. Ağrı, spora ya da günlük aktivitelere engel oluyorsa kuadriseps güçlendirme programı başlatmak yararlı olabilir. Egzersiz sonrası buz ağrıyı hafifletir.
Günlük yaşam
Çocuklar normal bir yaşam sürmelidir. Fiziksel aktivite miktarı ağrıya neden olmayacak gibi ayarlanmalıdır. Sporda çok aktif olan çocuklar bir dizlik ya da bant kullanabilir.
8) Kaymış femur başı epifizi nedir?
Bilinmeyen bir nedenle femur başının büyüme plağından ayrılmasıdır. Büyüme plağı, kemik dokusu arasına sıkışmış bir kıkırdak dilimidir. Kemiğin en zayıf parçasıdır ve mineralize olup tamamıyla kemiğe dönüştüğünde kemik büyümesi durur.
Ne kadar sıktır?
Yüzbin çocukta 3-10 çocuğu etkileyen nadir bir hastalıktır. Ergenlerde ve erkek çocuklarda daha sıktır. Obezite, yatkınlaştırıcı bir faktör olarak bilinmektedir.
Başlıca belirtileri nelerdir?
Fiziksel aktivite ile kötüleşen topallama ve bacak ağrısı ve kalça hareketliliğinde azalmadır. Ağrı, uyluğun üst 2/3 ya da alt 1/3’ünde hissedilir ve hareketle artar. Çocukların %15’inde hastalık iki kalçayı da tutar.
Nasıl tanı konur?
Fizik muayenede azalmış eklem hareketliliği karakteristiktir. Tanı, aksiyel plan ya da kurbağa pozisyonunda çekilen röntgen filmleriyle doğrulanır.
Tedavi nasıl yapılır?
Cerrahi çivileme: femur başının çiviler yerleştirilerek yerinde tutulmasına çalışılır.
Sonuç
Tanıdan ne kadar önce femur başının yerinden kaydığı ve kayma derecesine bağlı olarak değişir.
9) Osteokondrozlar (eş anlamlısı osteonekrozlar, avasküler nekrozlar)
Giriş
“Osteokondroz ” sözcüğü “kemik ölümü ” demektir. Etkilenen kemiklerin birincil yada ikincil kemikleşme merkezlerine kan akımının kesilmesiyle karakterize, nedeni bilinmeyen bir grup hastalıktır. Doğumda kemik, daha çok kıkırdaktan yapılan, ve zamanla mineralize olup daha dayanıklı olan kemiğe dönüşen yumuşak bir dokudur. Bu dönüşüm, her kemikte kemikleşme merkezi olarak adlandırılan belirli bölgelerde başlar ve zamanla kemiğin diğer yerlerine yayılır.
Nedir?
< Osteokondroz, kemiklerin kemikleşme merkezini besleyen kanın kaybı ve bu merkezin onarıcı kemik dokusu tarafından geriye itilmesi ile ilişkili bir süreci ifade eder. Bu rahatsızlıkların başlıca yakınması ağrıdır. Tanı görüntüleme yöntemleri ile doğrulanır. Röntgende, sıralı parçalanma (kemikte “adacıklar”), kollaps (kırılma), skleroz (yoğunluk artışı, kemik filmlerde “daha beyaz” görünüm) ve sıklıkla kemik kontürlerinin yeniden yapılanmasıyla birlikte reossifikasyon (yeni kemik oluşumu) görülebilir. Ciddi bir hastalık izlenimi uyandırsa da çocuklarda çok sık görülür ve kalça ekleminin yaygın tutulumu olmadığı durumlarda hastalık çok iyi sonuçlanır. Osteokondrozun bazı tipleri o kadar sıktır ki, kemik gelişiminin normal varyasyonları olarak kabul edilir (Severhastalığı). Diğerleri aşırı kullanım sendromları adı altında toplanır (Osgood-Schlatter, Sinding-Larsen- Johanson hastalığı ).
9.1. Legg-Calvé- Perthes hastalığı
Nedir?
Femur başının (uyluk kemiğinin kalçaya en yakın kısmıdır ) avasküler nekrozudur.
Ne kadar sıktır?
10000 çocuktan 1’inde görülen nadir bir hastalıktır. 3-12 yaşları arasında, erkeklerde daha sıktır (her kıza 4-5 erkek). Özellikle 4-9 yaş arası çocuklarda sık görülür.
Başlıca belirtileri nelerdir?
Çoğu çocukta topallama ve değişen derecelerde kalça ağrısı görülür; bazen de hiç ağrı olmaz. Genelde tek kalça tutulur fakat yaklaşık olguların %10’unda her ikisi de etkilenir.
Nasıl tanı konur?
Kalça ekleminin hareketliliği bozulmuştur ve ağrılı olabilir. Röntgenler başlangıçta normal olabilir fakat daha sonra, giriş kısmında belirtilmiş olan ilerlemeyi gösterebilir. Kemik taramaları ve manyetik rezonans (MR) incelemeleri, hastalığı düz grafilerden daha önce saptanmasını sağlayabilir.
Tedavi nasıl yapılır?:
Legg-calve pertes’li çocuklar her zaman bir pediatrik ortopedi bölümüne gönderilmelidir. Tedavi hastalığın şiddetine bağlıdır. Çok hafif olgularda gözlem yeterli olabilir. Daha ağır olgularda ise, tedavi etkilenen femur başının kalça eklemi içinde tutulmasını amaçlar, böylece yeni kemik oluşumu başladığında femur başı normal küresel şeklini alabilir. Bu amaca bir ölçüye kadar, abdüksiyon alçısı (küçük çocuklarda) giydirilerek ya da femuru cerrahi olarak yeniden şekillendirilerek (osteotomi, başı daha iyi tutmak için kemikten kama kesilerek, büyük çocuklarda ) ulaşılabilir.
Sonuç
Hastalığın düzelmesi femur başının ne kadar yaygın tutulduğuna ve ayrıca çocuğun yaşına bağlıdır. Tutulum az ve çocuk 6 yaşından küçükse düzelme o kadar fazla olacaktır. Bütün bu sürecin (parçalanmadan yeniden oluşuma dek) tamamlanması 12 –18 ay alır. Tutulan kalça eklemlerinin yaklaşık üçte ikisinin uzun dönem radyografik sonuçları iyidir.
Günlük yaşam
Uygulanan tedaviye bağlıdır. Gözlem altındaki çocukların kalça eklemine ağır yük binmesinden kaçınılmalıdır (zıplama ve koşma). Ancak, normal okul hayatlarını sürdürmeli ve ağır yük taşıtmayacak bütün aktivitelere katılmalıdırlar.
9.2 Osgood-Schlatter hastalığı
Tibial tüberositenin (dizin aşağısındaki küçük kemik çıkıntısı) kemikleşme merkezine patellar tendon tarafından uygulanan tekrarlayıcı travmalar sonucu oluşur. Spor yapanlarda daha sık olmak üzere ergenlerin yaklaşık yüzde 1’inde görülür. Ağrı, koşma, zıplama, merdiven inip çıkma ve diz üstü çökme gibi hareketlerle artar. Tanı fizik muayene ile konur; patellar tendonun tibiaya tutunduğu yerde bazen şişliğin de eşlik ettiği çok karakteristik hassasiyet ya da ağrı görülür. Röntgen normal olabilir ya da tibial tüberosite bölgesinde küçük kemik kırıkları görülebilir. Tedavi, hastayı ağrısız durumda tutmak için aktivitenin kısıtlanması, spordan sonra buz uygulanması ve istirahata dayalıdır. Zaman içinde düzelir.
9.3 Sever hastalığı
“Kalkaneal epifizit” olarak da bilinir. Muhtemelen aşil tendonunun çekmesine bağlı kalkaneal apofizin (topuk kemiği) osteokondrozudur. Çocukluk çağında topuk ağrısının en sık nedenlerinden birisidir. Sever hastalığı aktiviteye bağlıdır ve erkeklerde daha yaygındır. Topuk ağrısı ve egzersiz sonrası topallama görülebilir ve başlangıç yaşı genelde 6-10 yaş arasıdır. Tanı klinik muayene ile konur. Tedaviye gerek yoktur yalnız çocukları ağrıdan uzak tutmak için aktivite düzeyi ayarlanmalıdır ve eğer işe yaramazsa topuk yastığı kullanılmalıdır. Zaman içinde düzelir.
9.4 Freiberg hastalığı
Ayaktaki ikinci metatarsal kemiğin başının osteonekrozudur. Nedeni muhtemelen travmatiktir. Sık değildir ve olguların çoğu ergenlik çağındaki kızlardır. Ağrı aktiviteyle artar. Fizik muayenede, ikinci metatarsal kemiğin altında hassasiyet ve nadir olarak şişkinlik görülür. Belirtilerin başlangıcından değişiklerin görülmesine kadar iki hafta geçebilse de tanı röntgenlerle doğrulanabilir. Tedavi, istirahat ve metatarsal yastıkçık ile yapılır.
9.5 Scheuermann hastalığı
Scheuermann hastalığı ya da “juvenil kifoz (kambur)”, omur cisminin yüzük şeklindeki apofizinin osteonekrozudur. Ergen erkeklerde daha sıktır. Çoğu çocukta postür bozukluğu vardır; sırt ağrısı olabilir ya da olmayabilir. Ağrı aktiviteye bağlıdır ve istirahatla azalır. Muayene ile tanıdan şüphelenilir (sırtta keskin açılanma, kamburlaşma) ve röntgen ile doğrulanır. Scheuermann hastalığı denebilmesi için, çocukta omur plaklarında düzensizlikler ve en az arka arkaya 3 omurda öne doğru 5 derece kamalaşma olmalıdır. Scheuermann hastalığı, genellikle, çocuğun aktivite düzeyinin ayarlanması, gözlem ve ağır vakalarda alçı yapılması dışında bir tedavi gerektirmez.
MoreSebepleri: Eklemi doğal sınırları ötesinde harekete zorlayan herhangi bir kuvvet bağ zedelenmesine yol açabilir.
Özel Belirtiler: Etkilenen eklemde ağrı, fonksiyon bozukluğu ve eklem içi kanamaya ve sıvı artışına bağlı olarak şişme.
İlk Uygulamalar: gel ile birlikte soğuk (buz) uygulama. Eklemin başkaca bir zorlanmaya maruz kalmaması için bandajlama. Ciddi durumlarda hekime başvurulmalıdır.
Ek Uygulamalar: Sakatlığın ciddiyet derecesine bağlı olarak geçici bir süre için sportif aktivitelerden uzak kalınmalı. ilgili uzman bu süreyi saptamada önerilerde bulunacaktır. Destekleyici bandaj kullanılmalı.
Tedavi Sonrası: İkinci bir zedelenmeye karşı önleyici olarak eklem fonksiyonunu sağlamak amacıyla egzersizlere mümkün olduğu kadar erken başlanmalıdır. Bağları zorlayacak hareketlerden kaçınılmalıdır. Uzun süren bazı lezyonların tamamen iyileşmesi için egzersiz, ultrason, TENS tedavilerini içeren fizik tedavi kürleri uygulanabilir.
MoreKalça eklemi büyüme çağında erişkinlerden farklı olarak büyüme kıkırdağına sahiptir ve büyüme buradan olur. Femur başı epifiz kayması, uyluk kemiğinin (femur) büyüyen ucunun (epifiz) kemiğin gövdesi üzerinde kayması ile oluşur. Tek veya iki kalçada birden olabilir. 11-16 yaşlardaki özellikle erkek çocuklarda kalça ağrısı ve topallama şikayeti ie başlar.
KİMDE GÖRÜLÜR?
Genellikle 11-16 yaş arasında olur. En sık şişman çocuklarda ve erkeklerde görülür. Nedeni genellikle bilinmez. İki tipi vardır:
- 1. stabil (sabit) olan
- 2. kaymaya eğilimli olan (sabit olmayan).
SABİT VE SABİT OLMAYAN FEMUR BAŞI EPİFİZ KAYMASININ FARKI NEDİR?
Eğer çocuk yardımsız veya yardımla yürüyebiliyorsa epifiz kayması sabittir kayma ilerlemeyecek demektir. Vakaların %90’ından fazlası sabittir. Yardımla bile yürüyemeyen hastalarda epifiz kayması sabit değildir. Bu tür kayma genellikle spor yaralanması ya da düşme gibi bir travmayı takiben ortaya çıkar. Düşme nedeniyle sabit kayma sabit olmayan kaymaya da dönüşebilir.
BELİRTİLERİ NELERDİR?
Sabit kaymada çocukta istirahatla düzelebilen kalça ekleminde tutukluk ortaya çıkar. Bir süre sonra bu sertlik yürürken aksamaya neden olabilir ve gelip geçen ağrılar başlayabilir. Ağrının kalçada olması gerekmez; kasıkta, uylukta veya dizde hissedilebilir. Daha sonra, çocuk kalçasını hareket ettirme yeteneğini kısmen kaybedebilir. Bacak genellikle dışa doğru döner. Bu bacak diğerinden daha kısa görülebilir. Çocuk oyun oynayamaz veya eğilerek ayakkabılarını bağlamak gibi bazı basit işleri yerine getiremez. Belirtiler yavaş veya hızlı olarak ilerleyebilir. Sabit olmayan kaymada çocuğun şiddetli ağrısı vardır. Ağrı kırık varmışçasına şiddetlidir. Çocuk bu bacağını hareket ettiremez. Eğer sabit olmayan kaymadan şüphe ediliyorsa bacak hareket etmeye zorlanmamalıdır. Zorlama kaymayı daha da artırabilir.
FEMUR BAŞI EPİFİZ KAYMASI NASIL TEŞHİS EDİLİR?
Röntgen filminin çekilmesi gerekir. Kalçanın duruşu, muayene bulguları ve gerekli durumlarda başka tetkiklerde yapılabilir.
TEDAVİ
Tedavisi genellikle ameliyatla mümkündür. Bu tedavinin sonuçları çok iyidir, tedavi edilmeyen hastalarda kalça eklemi beslenmesi bozulabilir, veya kıkırdak yapı dejenere olur (kondrolizis).
ÇOCUK NE ZAMAN NORMAL AKTİVİTESİNE DÖNEBİLİR?
Tam iyileşme zaman alır. Çocuğunuz ameliyattan sonra 4-6 hafta koltuk değneği kullanacaktır. Daha sonra yavaşça koşma ve diğer sporlara başlayabilir.
ÇOCUĞUM TAMAMEN İYİLEŞECEK Mİ?
Eğer erken tanı konursa, özellikle sabit kaymalarda, tamamen iyileşme şansı çok yüksektir. Fakat, femur başı epifiz kayması geçiren çocukların bir kısmında ileri yaşlarda osteoartrit (eklem kireçlenmesi) gelişebilir.
MoreSebepleri: Ayakkabı ya da diğer spor malzemelerinin deri üzerine yaptığı baskı ya da tahriş.
Özel Bulgular: Derinin dış tabakasının altında sıvı birikimi ile birlikte üst tabakanın ayrılması.
İlk Uygulamalar: Su toplanması durumunda sıvı boşaltılmalı bölge dezenfekte edilmeli ve etkilenen alan hava geçişi sağlanacak şekilde pansuman yapılmalıdır.
Korunma: Ayakkabıların içini ve giyilen çorapların dışını hafifçe sabunlamak veya ayakkabıların deri kısımlarının iç kısmına yumuşatıcı yağ sürmek yararlı sonuçlar vermektedir. Ellerdeki su toplaması uygun eldiven giyerek önlenebilir.
MoreNedir?
Henoch-Shöenlein purpurası (HSP), küçük kan damarlarının (kapillerlerin) iltihabıyla giden bir hastalıktır. Bu iltihap, vaskülit olarak adlandırılır ve genellikle deri, bağırsak ve böbreklerdeki küçük kan damarlarını etkiler. Bu iltihaplanmış kan damarları deri içine kanayarak purpura dediğimiz koyu kırmızı ya da mor renkteki döküntülere yol açabilir. Aynı zamanda ince bağırsaklar ya da böbrekler içine kanayıp, dışkı ve idrarda kan çıkmasına (hematüri) neden olabilir. Dr.Henoch ve Dr.Schoenlein hastalığı yüz yıldan uzun bir zaman önce ayrı ayrı tanımlamışlardır.
Ne kadar sıktır?
HSP çocukluk çağının sık görülen bir hastalığı olmamakla birlikte, 5 ila 15 yaş arası çocuklarda en sık görülen sistemik vaskülittir. Erkek çocuklarda kızlara oranla daha sıktır (2:1). Hastalığın tercih ettiği bir etnik gurup ya da coğrafik dağılım söz konusu değildir. Avrupa ya da kuzey yarıkürede görülen olguların büyük çoğunluğu kışın ortaya çıkar fakat sonbahar ve ilkbaharda da bazı olgular görülebilmektedir.
Hastalığın nedenleri nelerdir?
HSP’nin nedenini bilinmemektedir. Mikropların (virüs ve bakteriler gibi) hastalık için önemli bir tetikleyici faktör olduğu düşünülmektedir, çünkü sıklıkla bir üst solunum yolu enfeksiyonunu takiben ortaya çıkar. Ne var ki HSP, ilaç alımı, böcek ısırığı, soğuğa maruz kalma, kimyasal toksinler ve bazı besin allerjenlerinin alınmasından sonra da ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenlerden dolayı, önceleri HSP’nin bütün bu ajanlara karşı bir allerjik reaksiyon olduğu düşünülerek ‘allerjik purpura’ terimi kullanılmaktaydı. Bazı ülkelerde, eklemler ve kaslarla ilgili belirtilerinden dolayı ‘romatoid purpura’ olarak da adlandırılmaktadır (aşağıda bkz. “esas belirtileri nelerdir?’’). HSP lezyonlarında görülen, immünglobülin A gibi bazı spesifik ürünlerin birikimi, anormal bir immün sistem cevapının deri, eklem, gastrointestinal sistem, böbrekler ve ender olarak santral sinir sistemindeki küçük kan damarlarına saldırdığını ve hastalığa neden olduğunu desteklemektedir.
Kalıtımsal mı? Bulaşıcı mı? Önlenebilir mi?
HSP kalıtımsal bir hastalık değildir. Bulaşıcı değildir ve önlenemez.
Esas belirtileri nelerdir?
En sık belirtisi, bütün HSP hastalarında görülen karakteristik deri döküntüsüdür. Döküntüler genellikle küçük, kırmızı, toplu iğne başı gibi, deriden hafif kabarık, bazen de kurdeşen tarzındadır. Döküntü giderek mor bir renk alır. Bu döküntülere “ele gelen purpura” ismi verilir. Purpura genellikle alt ekstremiteler ve kalçada görülmekle beraber vücudun diğer bölgelerinde de (kollar ve gövde) ortaya çıkabilir.Hastaların büyük çoğunluğunda (%65) , dizler, ayak bileği, el bileği, dirsek ve parmaklarda, ağrılı eklem (artralji ) ya da hareketi kısıtlanmış ağrılı ve şişkin eklem (artrit) bulgusuna rastlanır. Artralji ve/veya artrit , eklem civarında ya da yakınında yumuşak doku şişliği ve hassasiyetiyle birlikte görülür. Ellerde, ayaklarda, alında ve skrotumda (erbezlerini örten kese) yumuşak doku şişliği, özellikle küçük çocuklarda hastalığın erken evrelerinde ortaya çıkabilir. Eklem bulguları geçicidir ve birkaç gün içinde kaybolur. Bağırsak damarları iltihaplandığı zaman , hastaların %60’ından fazlasında göbek çevresinde aralıklarla ortaya çıkan karın ağrısı görülür ve bazen buna hafif ya da şiddetli sindirim kanalı kanaması (hemoraji) eşlik edebilir. Ender olarak, bağırsak tıkanıklığına yol açarak cerrahi gerektirebilecek, intüssasepsiyon dediğimiz, karın içinde bağırsak katlanması durumu ortaya çıkabilir. Böbrek damarları iltihaplandığında, %20-35 hastada kanama yapabilir ve hafiften şiddetliye kadar değişen derecelerde hematüri ve proteinüri (idrarda protein varlığı) gözlenebilir. Genellikle böbrek problemleri ciddi değildir. Ender olgularda böbrek hastalığı aylarca ya da yıllarca sürebilir ve böbrek yetersizliğine dönüşebilir (% 1-5). Bu gibi olgularda bir nefroloji uzmanına (böbrek uzmanı) danışılması ve hastanın doktoruyla işbirliği yapması gereklidir. Yukarıda tanımlanmış olan belirtiler genellikle 4-6 hafta sürer. Ender olarak cilt döküntülerinin ortaya çıkmasından birkaç gün önce görülebilirler. Aynı anda ya da birbirini takip edecek şekilde ortaya çıkabilirler. Nöbetler, beyin ya da akciğer kanamaları ve testislerde şişme gibi, bu organlardaki damarların iltihaplanmasına bağlı olan belirtiler ender olarak görülebilir.
Hastalık her çocukta aynı mıdır?
Hastalık aşağı yukarı her çocukta aynı olmakla birlikte, deri ve organ tutulumlarının süresi ve şiddeti hastadan hastaya çok değişiklik gösterir. HSP, bir tek atak şeklinde olabilir ya da beş- altı kez tekrarlayan nükslerle seyredebilir.
Çocuklarda görülen hastalık erişkinlerdeki hastalıktan farklı mıdır?
Çocuklardaki hastalık erişkinlerdeki hastalıktan farklı değildir fakat erişkinlerde hastalık daha seyrektir.
Nasıl tanı konur?
HSP tanısı esas olarak, sıklıkla alt ekstremiteler ve kalçayla sınırlı olan klasik purpurik döküntüye ve kliniğe dayalı olarak konur. Karın ağrısı, eklem tutulumu ve hematürinin eşlik edip etmemesi tanı koydurucu değildir. Benzer tabloya yol açan diğer hastalıklar dışlanmalıdır.
Hangi laboratuar testleri yararlıdır?
HSP tanısını koyduran spesifik bir test yoktur. Eritrosit sedimentasyon hızı ya da Creaktif protein (sistemik iltihabın bir ölçütü) normal ya da yükselmiş olabilir. İnce bağırsaklardaki kanamaya bağlı olark dışkıda gizli kan pozitif olabilir. Hastalığın seyri sırasında böbrek tutulumunu saptamak amacıyla idrar analizi yapılmalıdır. Düşük dereceli hematüri sık görülür ve zamanla düzelir. Eğer böbrek tutulumu ağırsa (böbrek yetersizliği ve ağır proteinüri) böbrek biyopsisi gereklidir.
Tedavi edilebilir mi?
Çoğu HSP hastası herhangi bir ilaca ihtiyaç duymadan iyileşir. Tedavi genellikle, eklem şikayetleri belirgin olduğunda, parasetamol ya da ibuprofen ve naproksen gibi basit analjeziklerin (ağrı kesici) kullanılmasıyla yapılan destekleyici bir tedavidir. Steroidlerin (prednizon) kullanılması ağır gastrointestinal belirti ve kanamları olan hastalarda ve diğer organlardan (ör:testis) şiddetli yakınmaları olan ender olgularda uygundur. Böbrek hastalığı ağırsa böbrek biyopsisi yapılmalıdır ve eğer gerekirse immünbaskılayıcı ilaçlar ve steroidleri içeren bir tedavi başlatılır.
İlaç tedavisinin yan etkileri nelerdir?
Çoğu olguda olduğu gibi ilaç tedavisi gereksizse ya da kısa süreli kullanılıyorsa hiçbir ciddi yan etki beklenmez. Prednizon ve immünbaskılayıcı ilaçların uzun süre kullanılmasını gerektiren, ağır böbrek hastalığı ile giden ender olgularda ilaç yan etkileri problem olabilir (bkz. Tedavi bölümü).
Hastalık ne kadar sürer?
Hastalığın toplam süresi yaklaşık 4-6 haftadır. Çocukların yarısında altı haftalık periyod içinde birincisinden daha kısa ve daha hafif olan en az bir nüks görülür. Nüksler nadiren uzun sürer. Hastaların büyük çoğunluğ tamamen iyileşir.
Ne çeşit kontrol muayeneleri gereklidir? Hastalık süresince ve iyileştikten sonra böbrek problemlerinin saptanabilmesi için 6-7 kez idrar örneği alınıp incelenmelidir; öyle ki, bazı olgularda böbrek tutulumu hastalığın başlangıcından haftalarca sonra ortaya çıkabilir.
Hastalığın uzun süreli sonuçları nelerdir?
Çoğu çocukta hastalık kendi kendini sınırlar ve uzun vadede problemlere yol açmaz. Hastaların küçük bir yüzdesinde kalıcı ya da ağır böbrek hastalığı gözlenir ve olası böbrek yetersizliği ile sonuçlanan ilerleyici seyir görülebilir.
Okula/Spora devam edebilir mi?
Akut hastalık süresince fiziksel aktivite genellikle kısıtlanmıştır, fakat çocuk iyileştikten sonra tekrar okula gidebilir ve normal hayatını sürdürebilir. Aşılar da ertelenmeli ve kaçırılan aşının zamanı çocuğun doktoru tarafından belirlenmelidir.
MoreSebepleri: Dış kökenli fiziksel etmenler, düşme ya da çarpışmalar.
Özel Bulgular: Kırık olan tarafta yüklenme kapasitesi yitimi ve hareket sınırlılığı. Kırık bölgesinde görülebilecek ya da elle muayenede fark edilebilecek değişiklikler (şekil bozukluğu gibi) Bölgesel kanamaya bağlı olarak belirgin bir şişme dokunma ve hareketlerle birlikte şiddetli ağrı.
İlk Uygulamalar: En uygun malzeme ile kırığın tespit edilmesi (atelleme) gerekmektedir. Ancak kırık uçlarının yanaştırılması (redüksiyon) yapılmaya çalışılmamalı ve en kısa süre içinde ilgili uzmana başvurulmalıdır. Bu arada kırık bölgesine soğuk uygulanabilir ve ağızdan ağrı kesiciler verilebilir. Uzman hekimin redüksiyonunu takiben kırığın iyileşmesi için alçılı tespit yapılır.
Tedavi Sonrası: Kas kitlesi ve kuvvetin azalmasını engellemek için sistemli olarak, egzersizler yapılmalıdır. Yük taşıyan taraf ve bölgelerde ödem oluşumunu engellemek için günde birkaç antienflamatuar jel ve soğuk uygulanmalıdır.
MoreOsgood-Schlatter hastalığı gençlerde en sık diz ağrısı sebeplerinden biridir. Dizin hemen altında şişlik, ağrı ve hassasiyete sebep olur. Ağrı genellikle oyun ve spor sırasında yani aktivite arttıkca şiddetlenir. Daha çok hızlı büyüme dönemindeki erkek çocuklarında görülür. Bir dizde veya iki dizde birden görülebilir. Sık karşılaşılan geçiçi bir durumdur. Bu olaya hastalık denilmesi pek doğru sayılmaz aşırı kullanmaya bağlı oluşan bir durumdur
SEBEBİ NEDİR?
Genç sporcularda sık olarak karşılaşılan büyümenin hızlı olduğu dönemlerde (9-13 yaş) oluşan bir durumdur. Erkeklerde daha sık görülür. Genellikle tek dizde görülür. Osgood-Schlatter hastalığının uyluğun ön kısmındaki güçlü kasların çekmesine bağlı olduğu düşünülmektedir. Bu kasların ucunda dizi geçerek bacağın kaval kemiğine yapıştıran kirişler bulunur. Kaslar kasıldığı zaman diz kapağı altındaki kirişler kemik üzerinden çekilmeye maruz kalırlar ve bu da ağrıya neden olur. Bu sorun özellikle koşma, zıplama veya merdiven inme-çıkma gibi hareketler sırasında belirginleşir. Şikayetler istirahatle düzelir.
- Dizde hafif şişlik
- Hafif ısı artışı
- Gece ağrısı görülür
- Bastırmakla ağrı ve hassasiyet vardır
Futbol veya basketbol oynayan ya da jimnastik yapan genç atletlerde daha sık görülür. Bu sorun genellikle zamanla kendiliğinden düzelir. Çocuğun büyümesi tamamlanınca, kirişler daha güçleneceği için ağrı ve şişme kaybolur. Sorun nadiren büyüme çağından sonra da devam edebilir. Doktorunuz iyi bir muayeneden sonra ağrının başka bir nedeni olmadığından emin olmak için dizin filminin çekilmesini isteyebilir.
TEDAVİ
Ağrı önemli bir bulgudur ağrılı dönemlerde istirahat hem ağrıyı dindirir hem de olayın 6-18 ay içinde kendiliğinden geçmesini sağlar. Bazı durumlarda doktorunuz ağrının geçmesini takiben 2-4 aylık süreyi de içine alacak şekilde bir hareket kısıtlaması önerebilir. Dizlerde aşırı bükülmeye neden olacak hareketlerden kaçınmalıdır. Sportif aktivitelerin kesilmesi gerekli değildir fakat hareket kısıtlaması yararlıdır. Koşma süresi ve hızı da azaltılmalı, zıplamaktan kaçınmalıdır.
Ağrı sırasında ağrıyan bölgeye buz uygulanabilir. Buz uygulaması şişme ve ağrıyı önleyebilir. Diz elastik bir bandajla sarılmalı ve yüksekte tutulmalıdır.
Yapılması gerekenler kısaca şöyle özetlenebilir ;
- İstirahat
- Buz
- Elastik bandaj
- Yükseltme
Eğer bu yöntemler rahatlama sağlamazsa doktorunuz diz hareketini kısıtlayacak cihaz (atel) kullanılmasını önerebilir. Aspirin ve ibuprofen gibi ilaçlar ağrı ve şişmeyi azaltabilir. Tam iyileşme sağlanıncaya kadar koltuk değneği ile yürümek gerekebilir. Son çare olarak ameliyat düşünülebilir.
Ağrının tamamen düzelmesi için birkaç hafta veya ay gerekebilir. Büyüme süresince bu şikayetler devam edebilir. Ağrı tamamen geçince çocuğunuz eski aktivite düzeyine dönebilir.
HASTALIĞIN TEKRARLAMASINI ÖNLEMEK İÇİN YAPILABİLECEK HERHANGİ BİR ŞEY VAR MIDIR?
Doktorunuz fizik tedavinin yardımıyla çocuğunuzun evde bazı eksersizler yapmasını önerebilir. Bu önlemlerin sorunun büyümesini önlemesi gerekir. İyileşme süreci devam ediyorsa, eksersizden sonra ağrı ve şişmeyi önlemek için buz uygulamak gerekir. Osgood-Schlatter hastalığı genellikle biraz istirahat ve zamanla kendiliğinden düzelir. Ancak ihmal edilir ve ağrıya rağmen eksersize devam edilirse hastalık kötüye gidebilir ve tedavisi güçleşebilir.
MoreSebepleri: Tek bir kas grubunun gerilebilme sınırından daha fazla zorlanması. Yetersiz kondisyon. Antrenman ve germelerin uygun olarak yapılmaması. Magnezyum alımında yetersizlik.
Özel Bulgular: Ani zorlanmalarda kas ağrıları.
İlk Uygulamalar: Sportif aktivitelerden geçici olarak uzak kalınmalıdır.
Ek Uygulamalar: Kas gruplarına günde birkaç kez anti romatizmal jel uygulanabilir. Baskılı bandaj iyileşmeyi hızlandırabilir. Sonraki birkaç gün içinde ise zedelenen kas mümkün olduğunca sık germe egzersizleriyle esnetilmeye, yumuşatılmaya çalışılmalıdır.
Tedavi Sonrası: Hafif koşular ve jogging yapılmaya başlanır. İlk birkaç gün içinde masaj yapılmamalıdır.
Korunma: Antrenman ve yarışmalar öncesinde kasların uygun ısınma ve gerdirme egzersizlerinin yapılması tedbir açısından büyük önem taşımaktadır.
MoreNedir?
Romatizmal ateş (kalp romatizması), streptokok mikrobunun tetiklediği bir hastalık olarak tanımlanmaktadır. Hastalık kalbte kalıcı hasara yol açabilir, ve hastalığın seyri esnasında geçici eklem iltihabı (artrit), kalp kapaklarında iltihap (kardit) veya kore adı verilen hareket bozukluğu, ek olarak deri döküntüsü ve nodüller görülebilir.
Sıklığı ne kadardır?
Geçmişte, antibiyotiğin olmadığı dönemde romatizmal ateş epidemileri ve yerel salgınların görülmesi hastalığı, enfeksiyonun tetiklediğini düşündürtmüştür. Tedavide penisilinin yaygın kullanımı ve önceden hastalanmış olan kişilerde yeni atakların önlenmesi hastalık sıklığını belirgin olarak olarak azaltmıştır. Genellikle 5-15 yaşları arasında görülür, ve en sıklık sekiz yaş civarında artar. Gelişmekte olan ülkelerde, genç nüfüsta görülen kalp hastalığının önde gelen sebebi olmayı sürdürmektedir. Tekrarlayan ataklarda kalp hasarı riski artmaktadır. Ne var ki, seksenli yıllarda düşük- riskli olduğu düşünülen bögelerde günümüzde görülme sıklığında artış olduğu bildirilmiştir. Eklem bulguları nedeniyle, çocukluk ve ergenlerin romatizmal hastalıkları içerisinde sayılmaktadır.
Hastalığın nedenleri nelerdir?
Hastalık, genetik yatkınlığı olan kişilerde streptokoklara bağlı boğaz enfeksiyonu sonrası hastanın verdiği anormal bir immün cevap sonucunda gelişir. Bu kişilerde immün cevap yalnızca streptokoka değil, vücudun kendi dokularına da zarar verir. Hastalığın öncesinde bir enfeksiyon olması, tedavinin ve yeni atakların önlenmesinin temelini oluşturur. Genel popülasyonda streptokoklara bağlı boğaz enfeksiyonu sık olmasına rağmen bu kişilerin küçük bir kısmında hastalık gelişir. Bir kez atak geçirmiş olan hastalarda, hastalığın ilk üç yılında yeni bir atak geçirme riski artmaktadır.
Kalıtımsal mıdır?
Romatizmal ateş, genetik faktörler hastalığa duyarlılığı artırmakla birlikte ebeveynlerden çocuklarına direkt olarak geçmediğinden kalıtımsal bir hastalık değildir.
Neden benim çocuğum hastalandı? Önlenebilir mi?
Çevre ve streptokok mikrobu hastalığın gelişiminde önemli faktörlerdir, ama pratikte kimin hastalanacağını tahmin etmek güçtür. Streptokokların yapıtaşlarına karşı gelişmiş immün cevabın insan dokularına yönelmesiyle oluşan anormal reaksiyon sonrası hastalık görülür. Streptokokların bazı tiplerinde romatizmal ateş görülme eğilimi daha fazladır. Duyarlı kimselerde hastalığın oluşma riski daha yüksektir. Kalabalık ortam enfeksiyon yayılımını kolaylaştırdığı için önemli bir çevresel faktördür.
Bulaşıcı mıdır?
Romatizmal ateşin kendisi bulaşıcı değildir. Bulaşıcı olan streptokokların neden olduğu boğaz iltihabıdır. Streptokok kişiden kişiye yayılır ve bu yüzden ev, okul ve askeri birlik gibi kalabalık ortamlarla bulaşma riski artar.
Başlıca belirtileri nelerdir?
Romatizmal ateş, genellikle her hasta için farklı şekillerde olabilen belirtilerin kombinasyonu şeklinde kendini gösterir. Tedavi edilmemiş ya da düzgün tedavi olmamış streptokoklara bağlı boğaz iltihabı ( farenjit ve tonsillit) sonrası görülebilir. Farenjit veya tonsillitte ateş, boğaz ağrısı, baş ağrısı, kırmızı damak ve pürülan sekresyonlu bademcik ile birlikte olan şişmiş ve ağrılı boyun lenf bezleri oluşabilir. Belirtisiz dönem sonrası, çocuk ateş ve aşağıda belirtilen hastalığın majör belirtileriyle başvurabilir:
Artrit (eklem iltihabı): “Gezici artrit” birçok eklemi etkileyebilir (dizler, dirsekler, ayak bilekleri, omuzlar). İltihap bir eklemden diğerine hareket eder, tutulan bir eklem düzelirken başka bir eklemde iltihap ortaya çıkar. Eller ve boyun eklemleri daha seyrek etkilenir. Şişlik belirgin olmasa da, eklem ağrısı şiddetli olabilir. Ağrı ve eklem şişliği genellikle aspirin ve NSAİD’lere çok iyi ve çok hızla cevap verir ve iz bırakmadan kaybolur.
Kardit: Kalp iltihabı anlamına gelir, hastalığın en ciddi bulgusudur. Dinlenirken ya da uykuda kalp atımlarının hızlanması romatizmal kardit şüphesini uyandırmalıdır. Kalp sesleri dinlendiğinde ‘üfürüm’ duyulabilir. Üfürüm kalp kapaklarında bir sorun olduğunu gösterir. Üfürüm derecesi hafiften, şiddetliye kadar uzanabilir. Kalp kapaklarının iltihabına endokardit adı verilir. Kalbi çevreleyen zarda iltihap (perikardit) varsa, kalbin çevresinde sıvı birikir ancak bu durum genellikle yakınmaya neden olmaz ve kendi kendine düzelir. Ciddi miyokarditte (kalp kası iltihabı) kalbin kasılması bozulur ve güçsüzleşir. Öksürük, göğüs ağrısı, nabız ve solunum artışı ile kendini belli eder. Kardiyoloğa danışmak ve ileri tetkik gerekebilir.
Kore: Eski Yunancada dans anlamına gelen bir kelimedir, hareketlerin uyumundan sorumlu beyin kısımlarının iltihabı sonucu gelişen hareket bozukluğudur. Hastaların yaklaşık %10-30’unda görülür. İlk bulgular el yazısında bozulma, giyinme ve kendi ihtiyaçlarını karşılamada güçlüktür. Hatta amaçsız hareketler yüzünden yürüme ve beslenmede problem görülebilir. Hareketler bilinçli olarak kısa süreler için azaltılabilir, uykuda kaybolabilir ya da stres ve yorgunlukla artabilir. Okul ortamında konsantrasyon kaybı ve endişe nedeniyle okul başarısına etki eder. Hafifse davranış bozukluğu olarak değerlendirilebilir. İki- altı ay içinde kendiliğinden geçer ve destekleyici tedavi ve takip gerektirir. Romatizmal ateşin daha az sıklıktaki bulguları deri belirtileridir. “ Eritema marjinatum” harita görünümüne benzeyen ortası boş etrafı kırmızı çizgilenmeler şeklinde gövdede görülen geçici döküntüdür. “ Deri altı nodülleri” sıklıkla eklemler üzerinde olan normal derinin altında ağrısız, hareketli tahıl tanesi büyklüğünde sertliklerdir. Bu bulgular 12/2003 3 olguların % 5’inden azında ortaya çıkar ve gizli ve geçici görünümü nedeniyle gözden kaçabilir. Ateş yorgunluk, hareket azlığı, iştah kaybı, solukluk, karın ağrısı ve burun kanaması gibi bulgular da görülebilir.
Hastalık her çocukta aynı mıdır?
Artrit ve ateşi olan büyük çocuk ve adolesanlarda en sık bulgu üfürümün varlığıdır. Küçük çocuklarda kardit görülme eğilimi ve ciddi eklem şikayetleri daha fazladır. “Kore” tek başına veya kardit ile birlikte görülebilir, ama kardit için sıkı takip bütün vakalarda önerilir.
Çocuklardaki hastalık yetişkinlerden farklı mıdır?
Romatizmal ateş okul çocuklarının ve 25 yaşa kadarki genç insanların hastalığıdır. Üç yaşından önce nadirdir ve %80’inden fazlası 5-19 yaş arasında görülür. Ne var ki, sürekli antibiyotik korumasında uyumsuzluk varsa alevlenmeler ileriki yaşlarda da görülebilir.
Nasıl tanı konur?
Klinik bulguların ve testlerin dikkatli incelenmesi oldukça önemlidir. Çünkü, tanı için özel bir test veya bulgu yoktur. Klinik kriter prensipleri Jones adındaki bir doktor tarafından oluşturulmuş ve Jones kriterleri diye anılmaktadır ve tanı için başlıca ipucu olmayı sürdürmektedir. Romatizmal ateş şüphesi bulunan çocuklar doktorun yakın gözetimi altında bulunmalı ve tanı kriterlerini tam olarak doldurması beklenmelidir.
Hangi hastalıklar romatizmal ateşe benzer?
Streptokok enfeksiyonu sonrası yalnızca artritin görüldüğü bir hastalık vardır (streptokoka bağlı reaktif artrit). Bir dönem ülkemizde romatizmal ateşe ve ona bağlı kalp kapak hastalığının çok görülmesinden dolayı, başka nedenli bir çok başka çocukluık çağı romatizmal hastalığına önce romatizmal ateş tanısı konur. Bu çocuklarda doğru tanıya ancak iyi izlenirlerse zaman içinde ulaşılır.
Testlerin önemi nedir?
Bazı testler tanı ve takip için esastır. Kan tetkikleri alevlenmeler sırasında tanıyı desteklediği için yararlıdır. Tek belirtinin kore olduğu durumlar dışında, hastaların hemen hemen tümünde sistemik iltihap bulguları görülebilir. Geçirilmiş streptokok enfeksiyon varlığının kanıtlanması tanı için çok önemlidir. Ne var ki, romatizmal ateş başlangıcında birçok hastada boğazdaki streptokoklar temizlenmiş olabileceğinden boğaz sürüntü kültürü ideal bir test olmayabilir. Hasta ve/veya aile hatırlayamasa bile geçirilmiş enfeksiyonları saptamak için, streptokok antikorlarını belirleyen bazı kan tetkikleri kullanılabilir. 2-4 hafta ara ile yapılan kan testlerinde bu antikorların titrelerinin (düzeyleri) yükseldiğinin gösterilmesi yeni geçirilmiş enfeksiyona işaret eder. Ne var ki, bu tetkikler tek başına kore ile seyreden kişilerde normal olup tanıyı güçleştirebilir. Bu antikorlardan en sık bakılanı ASO’dur (anti streptolizin O). Bu antikor düzeylerinin yüksekliği kişinin streptokok bakterisi ile karşılaştığını gösterir. Ancak bu karşılaşmanın ne zaman olduğunu göstermez. Bilinmesi gereken ASO’nun bir romatizma testi olmadığı ve tek başına romatizmal ateş tanısı koydurmadığıdır.
Kardit nasıl saptanır?
Yeni üfürüm kalp iltihabi sonucu gelişir, karditin en yaygın özelliğidir ve doktor tarafından sıklıkla kalp seslerinin dinlenmesi (oskültasyon) ile saptanır. Kalbin elektriksel aktivitesinin kağıt şerit üzerine yazdırılmasına elektrokardiyogram denir. Kalp tutulumunun derecesini değerlendirmek için başvurulur. Ayrıca kalbin büyüklüğünü anlamak için göğüs filmi (telekardiografi) çekilir. Doppler ekokardiyografisi veya kalp ultrasonu karditi değerlendirmek için oldukça duyarlıdır. Ne var ki, klinik bulguların yokluğunda tanı için kullanılamaz. Prosedürlerin tümü kesin olarak ağrısızdır ve çocuk için tek rahatsızlık testler yapılırken bir süre uyanık kalmak zorunda olmasıdır.
Tedavi/ Şifa mümkün müdür?
Bu durum dünyanın belli bölgelerinde önlenebilen önemli bir sağlık problemi olmaya devam etmektedir. Tanı konulur konulmaz streptokoka bağlı farenjitin tedavi edilmesi hastalığı önleyebilir. Romatizmal ateşteki anormal reaksiyonu engellemek için streptoklara karşı aşı geliştirilmeye çalışılmaktadır.
Tedavi nelerden oluşur?
İlk alevlenme sırasında tanı doğrulandıktan sonra uygun antibiyotik tedavisi (penisilin) yapılır. Boğaz enfeksiyonunun tedavisi, streptokoklar bademciklerin içinde hala bulundukları ve bağışıklık sistemini uyardıkları için gereklidir. Bir kez 1,200,000 ünite benzatin penisilin bakterileri tamamen yok eder ve 3-4 hafta koruyuculuk sağlar. Romatizmal ateş geçirmiş kişilerde, üç haftada bir uzun dönemli benzatin penisilin kullanımı, alevlenmeleri engellemek için zorunludur. Ciddi kardit için yatak istirahati ve 2-3 hafta süreyle yüksek doz ağızdan kortizon (prednizon) önerilir. Bu ilacın dozu yavaş yavaş azaltılarak kesilir. Korede, kişisel bakım ve okul ödevleri için aile desteği çok önemlidir. Koredeki hareketlerin kontrolü için haloperidol ve valproik asit ile tedavi, yan etkilerin izlenmesi koşulu ile yapılabilir. Doz ayarlamasıyla kolaylıkla kontrol edilebilen en yaygın yan etkileri uyku hali ve titremedir. Bazı çocuklarda yeterli tedaviye rağmen aylarca devam edebilir.
İlaç tedavisinin yan etkileri nelerdir?
Kısa dönem tedavide salisilatlar ve diğer NSAİD’ler iyi tolere edilirler. Steroidin göze batan yan etkileri, kilo artışı, yüzde şişlik, akne, deri altında oluşan çatlaklar (stria) ve vücut kıllarında artıştır (hirsütizm). Penisilin alerji riski oldukça düşüktür ama yine de dikkatli olunmalıdır. Başlıca rahatsızlık penisilin enjeksiyonlarının ağrılı olmasıdır ve bu ağrı nedeniyle uyum problemi yaşanabilir. Enjeksiyona öncesi yerel uyuşturucular (lokal anestezikler) önerilebilir.
İkincil koruma ne kadar sürdürülmelidir?
Geçmişte hastalığın doğal seyri göstermiştir ki, alevlenme riski (başka bir atağın olması) ilk 3-5 sene içinde yüksektir. Kardit gelişme riski ise yeni ataklarla artmaktadır. Tüm bu nedenlerden dolayı, hastalığın başlangıç bulgularının derecesi ne olursa olsun romatizmal ateşi tanısı konan her hasta için ikincil streptokok enfeksiyonlarından korumaya yönelik önleyici tedavi mutlaka önerilir. Kalp hasarı olmayan hastalarda, 18 yaşa gelene dek en az 5 sene antibiyotik ile koruma gerekli olduğu tüm doktorların ortak fikridir. Kalp hasarı olan vakalarda, 40 yaşına dek penisilin koruması önerilir. Kalp kapak hasarı olan tüm hastalarda, diş çekimi veya herhangi bir cerrahi girişim gerektiği zaman, bakteriyel endokardit koruma tedavisi önerilir.
Ne kadar sıklıkla kontrol muayenesi gereklidir?
Düzenli kontrol ve periodik testler özellikle alevlenmelerde gereklidir. Kardit ve koresi olan hastalar yakın takibe alınır. Yakınmalar geçtikten sonra koruyucu tedavi ve kalp hasarı yönünden uzun süreli izlem önerilmektedir.
Hastalık ne kadar sürer?
Hastalığın başlıca belirtileri kendi kendine iyileşir, ne var ki 5 yıl boyunca yeni alevlenme riski devam edebilir. Yeni alevlenme görülme riskini azaltmak için koruyucu tedavinin sürdürülmesi zorunludur.
Hastalığın uzun dönemli sonuçları nelerdir?
Alevlenmelerin zaman ve şiddetini tahmin etmek mümkün olmayabilir. İlk atakta kardit görülmesi hasar açısından potansiyel bir risk faktörüdür, ne var ki kardit sonrası bazı vakalarda tamamen iyileşme görülebilir. En ciddi kalp hasarında kapak yenilemesi için cerahi gerekebilir.
Tamamen düzelmesi mümkün müdür?
Ciddi kalp kapak hasarı ile sonuçlanmadığı müddetçe tam şifa mümkündür.
Gündelik yaşam nasıl olmalıdır?
Kardit ve koreli hastalar için alevlenmeler sırasında aile desteği önerilir. Artrit sıklıkla kendiliğinden iyileşir ve NSAİD’lere iyi cevap verir. Düzenli kontroller dırasında kalıcı kalp hasarı yoksa başlıca yakınmalar sona erdiğinde günlük aktiviteler, okul, spor ve aşılar için özel bir öneri yoktur. Başlıca belirtileri kendiliğinden iyileştiği için, önemli olan uzun süreli antibiyotik uyumudur ve bu konuya birinci basamak sağlık hizmetleri ciddi olarak eğilmelidir. Tedaviye uyumu artırmak için özellikle adolesanlarda eğitim gereklidir.
STREPTOKOK ENFEKSİYONU SONRASI GELİŞEN ARTRİT Nedir?
Yetişkinler ve genç çocuklarda, akut romatizmal ateş kriterlerini tam olarak doldurmayan streptokoklarla ilişkili artrit vakaları tanımlanmıştır. Artrit hastalığın erken evrelerinde gelişir ve el eklemlerini tutabilir. İltihap baskılayıcı ilaca cevap yetersiz olabilir ve eklem iltihabı aylarca sürebilir. Bu özelliklerinden dolayı, romatizmal ateşin artritinden çok diğer kronik artritlere benzer. Tanı, geçirilmiş streptokokal enfeksiyonunun kanıtlanmasına ve klinik bulgulara dayanır. Hastaların bazılarında ileride kardit gelişebileceği gösterilmiştir. Doktorların çoğu streptokok enfeksiyonu sonrası gelişen artriti romatizmal ateşin bir çeşidi olarak kabul etmektedir. Bundan dolayı antibiyotik tedavinin yanında kardit yönünden kalp incelemesi önerilmektedir.
More