Medulla Sipinalis Yaralanmaları veya Omurilik Felci
Omurilik nedir?
Omurilik felci yapan sebepler nedir?
Belirti ve bulguları nelerdir?
Tedavisi nedir?
Nasıl önlenilir?
Omurilik nedir?
Omurilik felci yapan sebepler nedir?
Belirti ve bulguları nelerdir?
Tedavisi nedir?
Nasıl önlenilir?
da dahil olmak üzere, bu hastalığın belirtilerinin hemen hemen aynısının görüldüğü, ancak farklı nedenlere bağlı olarak gelişen çok sayıda hastalıkbaşlığı altında toplanır. Genel olarak deneyimli bir nörolog, hasta ve yakınının verdiği ayrıntılı hastalık öyküsü ve muayene bulgularına dayanarak, Parkinson hastalığı ile parkinsonizm tablolarını birbirinden ayırt edebilir. Ancak, bu gruptaki hastalıklar Parkinson hastalığına o kadar benzer ki, bazen bu konu ile ilgili uzman hekimin bile yalnızca muayene bulguları ile karar vermesi güç olabilmektedir. Böyle durumlarda bazı laboratuar veya röntgen incelemeleri gerekebilir. Yabancı kaynaklara bakıldığında, yaşamında Parkinson hastalığı tanısı almış hastaların vefat ettikten sonra yapılan beyin otopsilerinde, yaklaşık % 20 hastada Parkinson hastalığı tanısının doğru olmadığı ve diğer parkinsonizmlere ait bulguların bulunduğu görülmektedir. Bu nedenle önce parkinsonizmlerden kısaca söz etmeyi, daha sonra Parkinson hastalığını daha ayrıntılı biçimde ele almayı uygun bulduk. PARKİNSONİZM NEDİR?
Parkinsonizme yol açan nedenler:
Parkinsonizm tabloları arasından en sık rastlanılan hastalıktır. Parkinson hastalığında beynin derin kısmında yer alan kara çekirdekteki (substansiya nigra) dopamin adlı kimyasal maddeyi üreten sinir hücreleri hasara uğrar ve eksilir. Bu hasara yol açan nedenler kesin olarak bilinmediği için, Parkinson hastalığı, tıpta sebebi bilinmeyen anlamında kullanılan “idyopatik” kelimesi ile anılır. Bu hücrelerin uzantıları “striyatum” (çizgili cisim) adı verilen bölgelerdedir ve burada yer alan alıcı yapılara (reseptör), salınmış olan dopamin bağlanır ve bilgiyi bir sinir hücresinden diğerine iletir. Beyinde yeterli dopamin yapılamadığı için uzuvlarda istirahat halindeyken titreme, kas sertliği, hareket yavaşlığı ve duruş bozukluğu ile şekillenen Parkinson hastalığı belirtileri ortaya çıkar.
Dopamin hücrelerinin görevini yapamaz hale gelmelerine yol açan çeşitli sebepler arasında substansiya nigrayı etkileyen damar hastalıkları veya tümörler, karbon monoksit gibi bazı kimyasal maddelerle zehirlenmeler, ansefalitler (beyin dokusu iltihabı) vb. sayılabilir. Bazı ilaçlar dopaminin bağlandığı striyatum bölgelerindeki doğal etkisini engeller, böylece dopamin kimyasal mesajını iletemez ve dopamin eksikliği varmış gibi bir sonuç doğar. Psikiyatri hastalarında kullanılan bazı ilaçlar (nöroleptikler) ile içinde rezerpin bulunan tansiyon düşürücüler ve kusmaya karşı kullanılan bir çok ilaç parkinsonizm tablosuna yol açabilir, fakat sorumlu ilacın kesilmesiyle bu durum düzelir.
Dopamin içeren substansiya nigra hücrelerinin yanı sıra, striyatumdaki sinir hücrelerinin de hasara uğradığı (dejenerasyon) bu hastalıklarda, Parkinson hastalığı belirtilerinin yanı sıra, beynin başka bölgelerini de ilgilendiren çeşitli nörolojik belirtiler saptanır. Bu grup içinde yer alan ve multisistem atrofi (MSA) başlığı altında toplanan hastalıklar Parkinson hastalığından farklı olarak, vücudun iki yarısını simetrik olarak tutarlar, daha hızlı ilerlerler, hastalığın erken dönemlerinde hızlı ilerleyen konuşma ve denge bozuklukları ile düşmelere yol açarlar. Bu grupta yer alan bir kısım hastada parkinsonizmin yanı sıra, hayaller ve hezeyanların eşlik ettiği bunama hali geliştiği tablolara Lewy cismi demansı adı verilir. Parkinson-artı sendromlar içinde yer alan hastalar, Parkinson hastalığının belirtilerini düzelten levodopadan başlangıçta yarar görmelerine karşın, kısa sürede ilaçtan eskisi gibi yarar görmezler. Ancak yine de günümüzde bu hastalıklara yönelik özel tedaviler bulunmadığı için, Parkinson hastalığında kullanılan ilaçlar oldukça yüksek dozlarda kullanılır.
Parkinsonizm içinde yer alan hastalıkların küçük bir bölümünün kalıtımla geçtiği bilinir. Bunların başında “Wilson” hastalığı gelir ki erken tanısı çok önemlidir, çünkü hastalığa özgü tedavi mevcut olup hayat kurtarıcıdır. Diğerlerinde yine Parkinson hastalığı bulgularının yanı sıra, sinir sisteminin bir çok yerinin etkilendiğini yansıtan zengin nörolojik bulgular saptanır.PARKİNSON HASTALIĞINDA FİZYOTERAPİNİN ÖNEMİ
BEDEN EĞİTİMİ HAREKETLERİ
Sırtüstü Yatarken Yapılacak Egzersizler Giyinme
Yutmaya İlişkin Sorunların Düzeltilmesi
Salya Birikmesini Önleme
KONUŞMA BOZUKLUĞUNUN DÜZELTİLMESİNE YÖNELİK ÖNERİLER
Sesin daha güçlü çıkmasını sağlayan egzersizler
Normalde farkında olmadan yapılan nefes alıp-verme eylemini istemli olarak yapmaya çalışınız. Ellerinizi karnınızın üzerine koyarak karın kaslarının nefes alıp verirken hareketini hissediniz. Bu şekilde defalarca ve düzenli bir şekilde yavaşça nefes alınız ve veriniz. Bu egzersiz için derin nefes alıp vermek gerekmez.
Daha sonra nefes alınız ve tekrar verinceye kadar sürekli bir ses tonu yaratınız. Sesiniz kuvvetli bir şekilde devam ettiği sürece her bir ses tonunu sürdürünüz. Ses tonu giderek azalıyorsa daha fazla devam etmeyiniz.
Konuşurken hava akımını hissetmek için el ayanızı ağzınızdan yaklaşık bir karış uzaklıkta tutunuz.
Nefes alınız ve sonra her bir kelimenin ayrı ayrı çıkmasına dikkat ederek kısa cümlecikler kurunuz.
Kısa cümlecikler kurarak kelimeleri bir anda akıcı olarak söyleyiniz.
Kısa cümlelerle nefes kontrolünü sağlayınız ve bölme işaretinde ( / ) ara veriniz.
Ses zayıflığının ve monoton konuşmanın düzeltilmesine yönelik egzersizler
Sesinizi yumuşaktan daha sert tonlara doğru kuvvetlendirme egzersizleri için çok yumuşak tonda “Aaaaa” deyiniz ve ses tonunuzu giderek yapabildiğiniz kadar arttırınız. Bunu birçok kez tekrarlayınız. Egzersize başlamadan önce nefes almayı unutmayınız ve sesiniz yorulunca ara veriniz.
Her bir cümlecik için ses tonunuzu üç seviyede kullanarak kısa cümlecikler kurunuz ve tekrarlayınız. Sizi dinleyen kişinin farklı mesafelerde oturduğunu düşününüz: önce karşınızda, sonra odanın karşı köşesinde, daha sonra da yandaki odada oturduğunu düşününüz. KARŞINIZDAKİ DİNLEYİCİYE
ODADAKİ DİNLEYİCİYE
YAN ODADAKİ DİNLEYİCİYE
Aşağıdaki kısa cümleleri 8. maddedeki gibi seslendirin.KARŞINIZDAKİ DİNLEYİCİYE
ODADAKİ DİNLEYİCİYE
YAN ODADAKİ DİNLEYİCİYE
Bir cümle içindeki anahtar kelimelerin her birini ayrı ayrı vurgulayarak söyleyiniz. Şöyle ki aynı cümlenin her seferinde ayrı bir kelimesini vurgulayarak defalarca tekrarlayınız, anlamının nasıl değiştiğine dikkat ediniz.
Telaffuzu düzeltmeye yönelik egzersizler
Dil egzersizleri
Dilin gerisinden çıkarılan “k” ve “g” sessiz harfleriyle biten kelimeleri çalışınız.
Son harfleri, dilin ucuyla söylenen sessiz harflerden oluşan kelimeleri çalışınız. Bu harfler “t, d, n, l, s, z, ş, ç” dir. Dilinizin hareketini görmek için bir ayna kullanınız.
Son harfleri, dudakların hareketiyle söylenen sessiz harflerden oluşan kelimeleri çalışınız. Bu harfler “p, b, m, f, v” dir. “p, b, m” harfleri söylenirken dudaklar birbirine kuvvetle değdirilir. “f, v” harfleri alt dudak üst dişlerin altına hafifçe değdirilerek çıkarılır.
Dudak ve çene egzersizleri
Abartılı dudak, dil ve çene hareketleriyle kelimenin sonunu vurgulamaya özen göstererek söyleyiniz. Her bir kelimeden önce nefes alınız.1- MAL MÜLK MOR 2- BAK BAL BUL 3- PAY PUL PARK 4- BÜK BEN BERK 5- TOP TOST TEL 6- DOY DOL DEL 7- NAL NOT NİL 8- GEL GİT GÜL 9- KAP KEP KİR 10- BAŞ BEL BANK 11- VAR VUR VER 12- PİS PİR PEY 13- FEYZ FAS FİL 14- DAL DİL DEK 15- SAP SİLK SEK 16- KEK KAŞ KUŞ 17- LAF LEŞ LOŞ 18- KORK KÖŞK KUR 19- GEL GÖR GÜM 20- DİP DER DAR 21- ZIP ZAR ZOR 22- NEY NOT NAR 23- TAM TEL TUŞ 24- PET POT PİL 25- DAR DUR DİK
Konuşma hızını kontrol etmek için hecelere ayrılmış kelimeler söyleyiniz. Nefes alınız, her nefes arasında söylenen kelime sayısını azaltınız. Son sessiz harfi iyice vurgulamaya çalışınız ve kelimeleri abartılı telaffuz ediniz.
Aşağıdaki cümlecikleri hecelere ayırarak söyleyiniz
Karşılıklı konuşma pratiği
Okuma pratiği
Teyp kullanmanın yararı
Konuşamayan hastalar için diğer iletişim yolları
ÇEVRENİN UYGUN SEÇİMİ
AKUT DÖNEM TEDAVİSİ
Kanamalı dizde akut dönem egzersizi Dizinizin altına küçük bir havluyu rulo yapıp koyun. Dizinizi hareket ettirmeden, aşağı doğru bastırarak ruloyu sıkıştırın. Aynı zamanda ayak bileğinizi yüzünüze doğru çekin. Bu şekilde 5 sn kalın. Daha sonra gevşeyin. 5 sn dinlendikten sonra hareketi tekrarlayın. | |
Kanamalı dizde akut dönem egzersizi Dizinizin altına küçük bir havluyu rulo yapıp koyun. Dizinizi hareket ettirmeden, aşağı doğru bastırarak ruloyu sıkıştırın. Aynı zamanda ayak bileğinizi yüzünüze doğru çekin. Bu şekilde 5 sn kalın. Daha sonra gevşeyin. 5 sn dinlendikten sonra hareketi tekrarlayın. |
N.ÖZARAS, Z.GÜVEN, A.KAPTAN, A.TANRIKUT, Ö.KAYHAN Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı,İstanbul. Total diz protezi cerrahisi geçiren hastalarda özellikle erken dönemde rehabilitasyon süreci, cerrahinin başarı ve hastanın memnuniyetini belirleyen en önemli faktördür. Protez rehabilitasyonunda amaçlar hastanın en kısa sürede ağrısız ambülasyonunun sağlanması, optimal eklem hareket açıklığının kazanılması ve fonksiyonel bağımsızlık olarak belirlenmiştir. Bu olguların 28’i kadın, 3’ü erkek olup, ortalama yaş 64,8 ( 49-86). Operasyon nedeni 4 olguda romatoid artriti 28’inde ise dejeneratif artrittir. Rehabilitasyona başlama günü ortalama 5 (1-14) olup, hastane içi rehabilitasyon süresi 36 ( 23-51 ) gündür.Olguların 5 adedinde komplikasyonlar ortaya çıkmıştır. Bunlar 3 olguda enfeksiyon, 2 olguda ekstansiyon yönünde limitasyondur. Rehabilitasyonun üçüncü haftası sonunda ortalama aktif diz fleksiyonu 83 derece, ekstansiyon limitasyonu – 5.5 derece, sekizinci hafta sonunda ise aktif diz fleksiyonu 105 derece, ekstansiyon limitasyonu -3.2 derece olarak bulunmuştur. Sekizinci hafta sonunda hastaların ikisi yürüteçle, ikisi çift koltuk değneği ile, üçü baston kullanmakta olup, geri kalan 24 hasta yardımcı yürüme cihazına gereksinim duymadan ambüle olmuştur. Yine sekizinci hafta sonunda 26 hastada ev dışı bağımsız ambülasyon mümkün olmuştur. Operasyonun üzerinden en az 1 yıl geçmiş bulunan 18 hastanın 16’sı geçirmiş oldukları operasyondan memnun olduğunu, geri kalan 2’si ise memnun olmadıklarını ifade etmişlerdir. |
* XVII. ULUSAL FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON KONGRESİ (ULUSLARARASI KATILIMLI) 16-21 MAYIS 1999,ANTALYA
MYOFASYAL AĞRI SENDROMUNDA YÜKSEK VOLTAJ GALVANİK STİMÜLASYON
A.TANRIKUT, N.ÖZARAS, H.A.KAPTAN, Z.GÜVEN, Ö.KAYHAN
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı
İstanbul
Giriş ve Amaç: Bu çalışma myofasyal ağrı sendromunda yüksek voltaj galvanik stimülasyon uygulamasının etkinliğini araştırmak için planlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Myofasyal ağrı tanısı konulan 45 hasta yüksek voltaj galvanik stimülasyon ile birlikte egzersiz verilen bir tedavi grubu, yalancı yüksek voltaj galvanik stimülasyon yapılan bir plasebo grubu ve sadece egzersiz verilen bir kontrol grubu oluşturacak şekilde randomize edilmişlerdir. Tedavi iki hafta boyunca toplam 10 seans olacak şekilde planlanmış ve hastalar daha sonra aylık kontrollere çağrılmışlardır. İzlemde vizüel analog skala ile ağrı ölçümü, analjezik kullanımı, tetik nokta hassasiyet indeksi ve hastanın genel değerlendirmesi kullanılmıştır.
Bulgular: Tedavi sonrası yapılan değerlendirmede her üç grupta da hastaların ağrı düzeyleri azalmış ancak yüksek voltaj galvanik stimülasyon uygulanan çalışma grubunda bu azalma diğerlerine göre daha belirgin olmuştur. (p <0.05). Tetik nokta hassasiyet indeksi de tedavi grubunda anlamlı olarak azalmıştır. (p<0.05). Tedavi grubundaki hastalar genel değerlendirmede daha iyi olduklarını belirtirken plasebo ve kontrol grupları yakınmaları sürmüştür.
Sonuç: Bulgularımız yüksek voltaj galvanik stimülasyon myofasyal tetik nokta hassasiyetini ve ağrı düzeyini olumlu etkilediğini göstermektedir. Etkinliğin fizyolojik mekanizmaları irdelenecektir.
* 5. ULUSAL AĞRI KONGRESİ 3-6 EKİM 1999,İSTANBUL
HIGH VOLTAGE GALVANIC STIMULATION IN MYOFASCIAL PAIN SYNDROME
Abidin Tanrıkut, Nadire Özaras, Hüseyin Ali Kaptan, Zeynep Güven, Önder Kayhan
Marmara Unıversity School of Medicine Department of PM&R,
Istanbul, Turkey
Myofascial pain syndrome (MFPS) is characterized by painful trigger points in muscles and in association with this muscle spasm, tenderness, stiffness, joint motion restriction and referred pain.
Many different local modalities are tried for years in the treatment of this syndrome. Some of these are
transcutaneous electrical nerve stimulation, massage and acupuncture, High voltage galvanic stimulation
(HVGS) is a low frequency electrical current that has analgesic effects. The aim of this study is to show
the effectiveness of HVGS in treatment of the trigger point in myofascial pain syndrome.This placebo-
Controlled study is planned in the department of Physical Medicine and Rehabilitation, Marmara University
Hospital. We admited the patients with acute neck and back pain and who were diagnosed to have MFPS according to travel criteria. We iluded a total of 45 patients, of which 40 were women and 5 were men. Average age was 42. 1 and average duration of thr complaints was 7,6 months. Patients were randomly grouped as either “HVGS+exercise” or “placebo+exercise” or “only exercise control groups”. Therapy was applied for 10 sessions for 2 weeks.
HVGS was used in the frequency of 80-120 pps with the electrode on the trigger point for 20 minutes in the treatment group and stretch exercises for neck and back muscles were taught to patients. In the placebo group electrodes were applied but current passage was blocked by changing the channel. Stretch exercises were also taught to parients. Control group was followed by stretch exercises only. Paracetamol use was allowed for analgesic purposes in all patients but the amount
used per days recorded. Patients were evaluated before the sessions, after the sessions and 15 days after the treatment.
Pain measurement was done using the visual analog scale, trigger point tenderness index, anagesic use and patients general assessment. At the end of study pain, levels were decreased in patients of all three treatment groups, but the dercease was more significant in HVGS group.
(P> 0.05)Trigger point tenderness index was decreased significantly in treatment group.(P< 0.05) Patients in the placebo group had the same complaints. Therefore we conclude HVGS is effective in the treatment of tenderness in myofascial trigger points. Useful effects of HVGS continues in the mid term follow-up. HVGS can be accepted as a useful adjunctive modality in the treatment of trigger points.
MoreEFFICACY OF FLURBIPROFEN IN THE TREATMENT OF CHRONIC LOW-BACK PAIN: A DOUBLE-BLIND PLACEBO –CONTROLLED STUDY.
Z.GÜVEN, D.OFLUOĞLU, N.ÖZARAS, A.TANRIKUT, Ö.KAYHAN
Marmara Unıversity School of Medicine,
Department of Physical Medicine and Rehabilitation
Istanbul, Turkey
Chronic low back pain presents a major challenge for our society because of its increasing incidence, sociel and medical implications. This condition continues to affect a significant proportion of working population among the young and middle-aged adults, Living with chronic pain for a long an unknown period of time is a considerable strain which affects many aspect of life. 40 patients diagnosed
As chronic low-back pain were enrolled in a double-blind, randomized trial designed to investigate the clinical efficacyof flurbiprofen.
Group I was treated with 200 mg/day of flurbiprofen for one month and group II was given a placebo. Clinical evaluation was realized by the patient on a pain visualanalogue scale (VAS), four point verbal rating scale for general well-being and by the physician on pain on movement, Arthritis Impact Measurement Scale (AIMS), Beck Depression Scale and four point verbal
rating scale for general well-being before treatment and on weeks 1 and 4. Adverse events and laboratory
assessments were documented.
The Affect subgroup of AIMS questionnaire and both patient’s and physician’s verbal rating scale scores showed significant difference in favor of flurbiprofen group on week 4 but no difference on week 1.Both groups showed an improvement on VAS scores between two groups.
No difference before and after treatment in both groups were found in Beck Depression Scale scores.
Significantly more patients given flurbiprofen had gastrointestinal side effects compared with placebo
(%20 and %5 respectively).
This study shows that the use of flurbiprofen in chronic low back pain is of interest. Flurbiprofen has an effect on general well-being and may help to restore the functionality of the chronic low back pain patients even the symptoms have not completely disappeared.
RETROSPECTIVE ANALYSIS OF PATIENTS WITH LOW BACK PAIN
A.Tanrıkut, Z.Güven, D.Ofluoğlu, Ö.Kayhan
Marmara Unıversity School of Medicine Department of PM&R,
Istanbul, Turkey
Data from patients with low back pain (LBP) followed in the LBP outpatient clinic of the department of PM&R were analyzed retrospectively by evaluating the medical records.
The group studied was composed of 30 females and 27 males and 17 males aged 17 to 75 years. 23 patients (48.93%) were housewives, 12 patients (25.5%) were employees, 9 patients (19.1%) were retired and the remaining 3 patients (6.8%) were wokers.The mean duration of the low back pain complaint was 7.82 years ( 3 months to 30 years). History of the patients revealed the presence of lifting a heavy object in 25 patients (53.19%) and trauma in 5 patients (10.6%) however no initiating etiologic factor was found in 17 patients (36.17%). The first taken imaging study was plain lumbar X-rays in 28 patients (59.5%), MRI in 19 patients (40.4%) and computed tomography in 2 patients (4.2%). Osteodansitometric measurement and EMG examination were performed in 11 (23.24%) and 2 patients (4.2%) respectively. Diagnosis of the patients were lumbar disc herniation (n:23), lumbar spondylosis (n:8), mechanical low back pain (n:5), spondylolystesis (n:4), sacralisation (n:4) lumbar spinal stenosis (n:2), failed back syndrome following spinal surgery (n:2) and fibromyalgia (n:1).
The average number of acute low back pain attacks was 3.51 and the mean duration of the bed rest was 13 days/year. All patients were given at least one drug or a combination of drugs to reduce symptoms, inccluding paracetamol (n:18), NSAIDs (n:17), myelorelaxant (n:16) and calcitonin (n:1). Additional to medical treatment 15 patients ( 31.9%) were treated previously with physcial therapy, 7 patients (14.8%) with balneotherapy, 4 patients (8.5%) with surgery and 4 patients with spinal manipulation.
These data suggest that the majority of patients referred to this specific low-back pain outpatient clinic were investigated with at least one imaging study, all patients had an established diagnosis. Whatever was the underlying cause the majority of the symptoms were chronic and recurrent.
İNMELİ HASTALAR İÇİN KOL EGZERSİZLERİ
İNMELİ HASTALAR İÇİN EL EGZERSİZLERİ
İNMELİ HASTALAR İÇİN BAŞ VE BOYUN EGZERSİZLERİ
İNMELİ HASTALAR İÇİN OMUZ EGZERSİZLERİ
İNMELİ HASTALAR İÇİN BACAK VE AYAK BİLEĞİ EGZERSİZLERİ
İNMELİ HASTALAR İÇİN YATAK EGZERSİZLERİ
İNMELİ HASTALAR İÇİN GÖVDE, KALÇA VE BACAK EGZERSİZLERİ