MoreErken yaşta elit spora yönlendirilen çocukların sayısı küçümsenemeyecek kadar fazla. Bazı olimpik spor disiplininde yetenek seçimi çok erken yaşlara kadar inmektedir. İlkokula henüz başlamış çocukları spora yönlendirerek, geleceğin şampiyonları yaratılmaya çalışılmaktadır. Bazı batılı ülkelerde ve bizim ülkede de iyi bir eğitim olanağı yakalamak için, yani bir eğitim kurumundan (kolej gibi) burs alıp, ücretsiz okumak için de çocuklar çok erken yaşlarda elit sporuyla karşı karşıya kalmaktadırlar.
Bu çerçevede yaptırılan yüklenmeler, erişkinleri bile zorlayacak nitelik kazanabilmektedir. Sporun doğası gereği, yaptırılan yüklenmelerle ve alınan başarılarla yetinilmediği için, çocuklara daha uzun antrenman yapmaları, daha şiddetli yüklenmeleri ve daha erken yaşlarda spora başlamaları beklenilmektedir. Zaten olimpiyatların sloganı da “daha yükseğe, daha kuvvetle ve daha hızlı” değil midir? Ancak bu biçimdeki beklentiler henüz olgunlaşmamış ve büyüme çağında olan çocuğu zorlayacaktır. Bu konuya ilişkin literatürde değinmeler bulunsa da kesin kanıta rastlamak ne yazık ki mümkün değil. Ancak yine de çocuğu muhtemel zararlardan korumak için aşağıdaki organ sistemlerine ilişkin noktalara dikkat etmekte yara vardır:
Kalp: Sağlıklı sporcuların üst düzey kalp işlevi ve kapasitesi olsa da yine de temkinli olmak gerekir. Deneysel çalışmalarda şiddetli yüklenmelere bağlı kalp işlevi depresyona uğradığı belirlenmiştir. Ekokardiografik çalışmalar ise ultramaraton sonrası kalp kontraktilitesinde geçici azalmalar saptamıştır. Ancak elit düzeyde sporun kalıcı hasara yol açtığına ilişkin şu ana kadar herhangi bir bulguya rastlanmamıştır. Ancak muayeneler sırasında kalp damar düzeyinin dikkatle incelenmesinde yarar vardır.
Kas ve iskelet sistemi: Sporsal etkinliğin artırılması kas ve iskelet gelişimine olumlu etkileri olmaktadır. Ancak aşırı stres ve aşırı yüklenmelerin doku yıkımı ve yaralanmalara neden olmaktadır. Spordan en yüksek düzeyde yararlanabilmek için, sporcu yaralanma eşiğinin altında çalıştırılmalıdır. Bu yapılmadığı taktirde aşırı kullanıma bağlı (tendinit, apofizit ve stres kırıkları) yaralanmalar gelişebilir. Büyüme çağındaki sporcularda yaşlarına özgü sağlık sorunları ortaya çıkabilmektedir (Osgood-Schlatter, Sever Hastalığı, medial epikondilit (golfçü dirseği), osteokondritis disekans, spondilolizis, spondilolistezis ve vertebral apofizit).
Aşırı yüklenmelere bağlı büyüme plaklarının etkilenmeleri, büyümeye olumsuzluğu nedeniyle, gelişme çağında olan sporcular için diğer bir kaygı nedenidir. Büyüme plakların zedelenmelerin olması, kemiği büyümesinde duraksamaya ve uzun kemiklerin eğri büyümesine neden olabilir. Ancak bu biçimdeki büyüme plaklarına ilişkin sorunların sadece yüksek verim sporcu ile ilgilenen sporcularda görüldüğüne ilişkin bir kanıt bulunmamaktadır. Ancak jimnastikçilerde distal radiyal epifiz zedelenmesi tarif edilmiştir. Koşucu ya da yük kaldırılan diğer spor türlerine katılan çocuklarda alt ekstremite bölgelerine ilişkin epifizyel yaralanmalar ve dolaysıyla gelişen büyüme sorunları henüz bildirilmemiştir. Kesitsel ve boylam çalışmalar yoğun spora katılımın çocukların büyüme ve gelişmelerini olumsuz etkilediğine ilişkin bir kanıt göstermemiştir. Örneğin, jimnastikçilerin kısa boylu olması yaptığı spordan çok, seçilmeleriyle ilgili olduğu düşünülmektedir.
Beslenme: Spor yapan çocukların enerji gereksinimleri karşılanmalıdır. Bazı spor türlerinde kilo kontrolü ve düşük beden ağırlığı önemli olmaktadır. Bu spor türlerinde formunu koruyabilmek için, çocukların beslenmesi bozulmaktadır. Bu bakımdan özellikle kız çocukların sorunlu yemek yeme alışkanlıkları dikkate alınmalıdır. Büyüme çağında çocukların demire gereksinimleri fazladır. Bedende demir depolarının yeterince dolu olması, oksijen taşımasını sağlaması bakımından, önemlidir. Krebs siklüsündeki enzimler için ve bilişsel işlevler için de elzem olan bir elementtir. Sporcuların özellikle kırmız et ve demir içeren diğer gıdaları tüketmeleri önerilmelidir. Kalsiyum içeren gıdalar sporcular tarafından az tüketilir. Çünkü bu gıdaların yağlı olması nedeniyle, kilo almaktan çekinirler. Ancak sağlıklı kemik gelişimi için gerekli olması nedeniyle, günlük beslenmede yeterince kalsiyuma yer verilmelidir.
Cinsel gelişim: Yüksek verim sporu ile uğraşan çocukların ilk adet görme yaşları, diğer yaşıtlarına göre daha geç olmaktadır. Ortalama 12-13 yaşlarında olan ilk adet görme yaşı, sporcularda 1-2 yıl daha geç olmaktadır. Bu da yüksek verim sporu yapan çocukların, daha geç olgunlaştıklarına ilişkin kaygılara neden olmaktadır. Farklı hipotezler ileri sürülmüştür: Yetersiz beslenme, antrenman stresi ve düşük beden yağı oranı. Büyüme ve gelişmede olduğu gibi, belki de elit sporuna yatkın çocukların daha geç adet görme potansiyelleri de olabilir. Örneğin, bedenen daha erkeksi bir dış görünümü olan (geniş omuz, dar kalça, zayıf beden yapısı, uzun bacak) kız sporcuların spora daha yatkındırlar ve bu çocuklarda cinsel olgunlaşma daha geç olmaktadır. Ancak jimnastik gibi belirli spor türlerinde “female athelete triad” gibi sağlık sorunları da ender olsa gelişebilir. Bu sporcularda adet kesilmesi, emik erimesi ve beslenme bozuklukları ile kendini gösterir. Kızların beslenmelerinin düzeltilmesi ve yüklenme şiddetinin azaltılması bu sorunu geçirebilir. Benzeri bir sorun erkek sporcularda da tarif edilmiştir.
Yüksek verim sporuyla uğraşan çocuklara ilişkin Amerikan Pediatri Akademisi’nin aşağıdaki önerileri bulunmaktadır:
1. Çocukları becerileri ve ilgileri doğrultusunda spora teşvik edilmelidir.
2. Çocukları teslim edeceğiniz antrenör çocuk antrenmanı, spor donanımı ve çocukların bedensel, ruhsal ve fizyolojik özellikleri konusunda bilgi sahibi olmalıdır.
3. Çocuklarda aşırı kullanıma bağlı sorunlar gelişmeden müdahale edilmelidir. Yaralanma geliştikten sonra çocukların spora devam etmeleri konusunda ısrar edilmemelidir.
4. Çocukların gelişim devamlı bir hekim tarafından takip edilip, değerlendirilmelidir
5. Yüksek verim sporuyla uğraşan çocukların beslenmeleri dikkatle izlenmelidir. Yeterince demir ve kalsiyum alınması sağlanmalıdır. Düzenli tartılar beslenmenin yeterliliği konusunda fikir verecektir.
6. Sporcuların aileleri de sağlık eğitim konusunda eğitim almalıdırlar.
MoreRetrospective Analysis Of Patients …
Efficacy Of Flurbiprofen In The Treatment …High Voltage Galvanic Stimulation …
MYOFASYAL AĞRI SENDROMUNDA YÜKSEK VOLTAJ GALVANİK STİMÜLASYON
TOTAL DİZ PROTEZİ SONRASI REHABİLİTASYON UYGULAMALARIMIZ
YÜKSEK VOLTAJ GALVANİK STİMÜLASYONUN ÖNÇAPRAZ BAĞ TAMİRİ SONRASI REHABİLİTASYONDA KAS GÜCÜNE ETKİSİ
More
Bir veya birkaç kas grubunda görülen ağrı, hassasiyet ve tutuklukla karakterize bir hastalıktır. Halkımız tarafından kulunç, kas romatizması ve yel vurması gibi isimlerle adlandırılır. Fibromiyalji sendromu ile çoğunlukla karıştırılır. Halbuki fibromiyalji sendromunda ağrı daha yaygındır, myofasial ağrı sendromu ise daha az kas grubunu ilgilendirir. Fibromiyalji daha çok kadınlarda, miyofasial ağrı ise her iki cinste eşit sıklıkta görülür. Fibromiyalji de ağrı tutukluk ve hassasiyet vücudun her tarafında yaygındır, miyofasial ağrıda ise bir veya birkaç bölgededir. Myofasial ağrıda yorgunluk ve uykusuzluk yoktur ya da daha hafiftir. Myofasial ağrının tedavisi fibromiyaljiye göre daha kolaydır.
Miyofasial ağrıların sebepleri nelerdir ?
Genetik faktörler, aşırı yorgunluk, tekrarlayan hareketler, iş kazaları, boyun ve bel fıtıkları, mesleki ve ailevi tatminsizlikler, kötü çalışma koşulları miyofasial ağrıların en önemli sebepleridir.
Bacaklardan birinde kısalık, kötü duruş, uzun süre hareketsiz kalma, uzun süren yatak istirahatları, B vitamini eksiklikleri, potasyum, kalsiyum, demir, magnezyum ve selenyum gibi mineral eksiklikleri, hipoglisemi, hipotiroidi, östrojen eksikliği, viral enfeksiyonlar, psikolojik ve sosyal problemler miyofasial ağrıların diğer sebepleridir.
Miyofasial ağrılarda hastanın şikayetleri nelerdir ?
Miyofasial ağrı sendromlu hastalarda kaslarda ağrı, tutukluk ve hassasiyetin yanında, sıkışma ve yanma hissi vardır. Eklem hareket açıklığında hafif bir kısıtlanma ve yorgunluk vardır. Çoğu zaman hastalar kas tutukluğundan değil baş ağrısı, sırt ağrısı, boyun ağrısı, göğüs ağrısı, bel ağrısı, siyatik ve omuz ağrısı gibi değişik ağrılardan yakınırlar. Ağrılar hafif veya bazen çok şiddetli olabilir. Ağrı hayatı tehdit etmemekle birlikte hayat kalitesini oldukça düşürür. Ağrılar, ilgili kas ve tetik noktalar ile ilgili olmayan yerlere yayılım gösterirler.
Miyofasial ağrı sendromları nasıl teşhis edilir ?
Miyofasial ağrı sendromlarında öykü ve fizik muayene tanı koydurucudur. Sebepleri ortaya koymak ve ayırıcı teşhis için laboratuvar ve radyolojik tetkikler gerekebilir.
Miyofasial ağrı sendromları nasıl tedavi edilir ?
Germe egzersizleri miyofasial ağrılardaki tetik noktaları kısmen inaktive edebilir. Etilklorür spreyleri ile spreyleme ve germe egzersizlerinin birlikte uygulanması daha iyi sonuç verir.
Tetik nokta enjeksiyonları en etkili tedavidir. Tetik nokta enjeksiyonlarının birkaç kez tekrarlanması gerekebilir.
Ayrıca masaj, aktif ve pasif hareketler, analjezikler, kas gevşeticiler, antidepresanlar kullanılabilir.
Ayrıca biofeedback, akupunktur, TENS ve diğer fizik tedavi uygulamaları oldukça faydalıdır.
MoreÇene eklemine temporomandibüler (TME) eklem diyoruz. TME eklem makara şeklinde hareket eder ve aynı zamanda kayma hareketi yapar. Bu eklem aynı zamanda menisküsü bulunan bir eklemdir. Temporomandibüler eklem ağrısı sık karşılaşılan bir hastalıktır ve tedavisi oldukça karışıktır.
Temporomandibüler eklem ağrısı; yemek yerken, konuşurken, çene açılıp kapandığında, şakaklarda, çenenin yanlarında ağrı olmasıdır. Bu hastalar aynı zamanda sinirli ve sık sık baş ağrısı çeken hastalardır. Daha sık genç insanlarda görülen bir hastalık olan temporomandibüler eklem ağrısı; diş ağrıları, baş ve boyun ağrılarından sonra baş ve boyun bölgesini en sık etkileyen hastalıklardan biridir.
Temporomandibüler eklem, komşu yapılardaki bozukluklardan etkilenebileceği gibi, sistemik romatizmal hastalıklardan da etkilenebilir. Sistemik sebepler kapsül içi yapıları bozarken, yerel faktörler kapsül dışında sorun oluşturur. Bu nedenle tedavisi bazen çok zor olabilen temporomandibüler ağrı sendromunda rahatsızlığın kaynağının iyi bilinmesi ve buna yönelik tedavi uygulanması gerekir. TME ağrısı tedavisinde; romatolog, çene cerrahı, diş hekimi, psikiatrist, ortopedist, KBB uzmanı, fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanı birlikte rol alırlar.
Böyle bir rahatsızlığı olan kişilerde görülen belirtiler; çene hareketleri sırasında ve sert lokmaları çiğnerken artan künt bir ağrı, çenede kıtırtı, bazen açıldığında çenenin ağrılı tarafa doğru kayması, açılıp kapanırken takılması ve tutukluk, bu kişilerin uyurken dişlerini fazla sıkmaları, dişlerini birbirine sürtmeleri ve tırnaklarını yeme, çene etlerini, dudaklarını ısırma gibi alışkanlıklar göze çarpabilir. Yaşam biçimlerinde ve doktorun hastada aldığı öyküde de özellikler olabilir. Aşırı endişelilik, depresyon, uyku bozukluğu ve strese bağlı baş ağrıları bunlardan bazılarıdır.
Eğer, dişlerden doğan bir sebep yoksa ve gerekli, incelemeler yapıldıktan sonra TM eklem içindeki menisküs ile ilgili bir patoloji bulunamamışsa, yukarıdaki alışkanlıklar ve ekleme sürekli darbe veren travmalar nedeni ile eklem içi yapılarda bir zedelenme olabilir. Uykuda ve stres durumunda sürekli dişlerin sıkılması, çene etrafındaki çiğneme kaslarında kasılmaya sebep olup ağrıya yol açabilir.
Tedavide ana prensipler şunlardır
- Ağızda ve dişlerde bir enfeksiyon olup olmadığından emin olmak,
- Çene ağrısına neden olabilecek mekanik sebepleri saptamak (diş gıcırdatmak, çiğneme kaslarında spazm vb.)
- Ağrılara neden olabilecek romatizmal hastalıkları araştırmak (RA, JRA)
- Geceleri hasta dişlerini sıkıyor yada gıcırdatıyorsa dişler arasına ısırmak için özel yapılmış bir gereç koymak.
- Hastaya, gerekiyorsa kas gevşetici ve/veya antidepresan, anksiyolitik ilaçlar vermek.
- Gerekirse temporomandibüler eklem içine, özel bir yöntemle lokal anestetik ve kortizon ve/veya bazen de hyalurünik asit karışımı olan ilaçların enjeksiyonunu yapmak
- Ayrıca ekleme derin ve yüzeysel ısıtıcılar, izometrik çene egzersizleri verilebilir.
MoreFutbol ülkemizde en popüler spor dalıdır ve ülkemizde yaşayan birçok genç ve ergenin tek spor yapma olanağıdır. Ülkemizde sadece 2000 yılında lisans muayenesi için 170 000 futbolcunun muayeneden geçtiğini düşünecek olursak, lisansı olmayıp, “mahalle” aralarında ya da halı sahada spor yapan kişilerin bunun kat kat fazlası olduğunu düşünmek mümkündür. Yurtdışında yapılan epidemiolojik çalışmalar futbol yaralanmalarının %85’inin 23 yaş altında olduğunu ve %45’in de 15 yaşın altında olduğunu bildirmişlerdir. Futbolcular arasında sezon başına %2.6-5.2 sporcuda ölümcül olmayan yaralanmanın olduğu bulunmuştur. Diğer ilginç bir gözlem ise salon futbolunda yaralanmaların, açık hava futboluna göre 6.1 kat daha fazla görülüyor olmasıdır.
Birçok spor türünde olduğu gibi, futbolda da içsel ve dışsal etmenlerin yaralanmada rolü vardır. Zemin koşuları, koruyucu malzeme kullanımı, sporcunun kondisyon düzeyi, sporcunun eğitim düzeyi, sahanın zemini, sahanın aydınlatılması gibi birçok etmenden söz edilebilir. Diğer önemli bir nokta ise oyun kurallarının geliştirilmesidir. Amerikan futbolu, buz hokeyi gibi spor dallarında yapılan oyun kuralı değişiklikleri birçok yaralanmayı ortadan kaldırmıştır. Bu bağlamda futbolda da oyun kurallarının geliştirilmesi yaralanmaları azaltmakta yararlı olacaktır.
Futbolda ölümcül yaralanmalar kale direğine çarpmalar ya da kalenin futbolcunun üzerine düşmesi biçiminde olmaktadır. Bu nedenle özellikle sporcu eğitimi ve kale direklerinin iyice tespiti bu kazaları engelleyecektir.
En sık ölümcül olmayan futbol yaralanması ise yumuşak doku ezilmesidir. Kırıklar enderdir, tüm yaralanmaların %3.5-9’unu oluştururlar. Kırıkların çou ise üst ekstremitede olur. En çok alt ekstremite yaralanmaları görülür. Gelişmekte olan sporcularda ise olgunlaşmamış iskelet sistemine ilişkin sorunlar ortaya çıkabilir. Topuk ağrıları, diz ağrıları buna bağlı (Osgood Schlatter hastalığı, Sever hastalığı, kalkaneal apofizit gibi) gelişebilir.
Yüz ve baş yaralanmaları çok sık olmasa da (%4.9-22) baş yaralanmalarının %20 kadarının beyin sarsıntısına neden olması önemli bir bulgudur. Göz yaralanmaları özellikle ender değildir. Basketboldan sonra futbol ağız-yüz ve diş yaralanmalarının en sık nedenidir. Ağız korumasının kullanılması bu yaralanmaları azaltmıştır.
Bu bağlamda Amerikan Pediatri Birliğinin aşağıdaki önerileri bulunmaktadır:
1. Göz ve ağız korumalarının kullanılması yaralanmaları azaltacaktır.
2. Ölümcül yaralanmalarının çoğu kale direklerine bağlı olduğu için, kale direklerinin sağlam sabitlenmesine yönelik girişimlerde bulunulmalıdır.
3. Karşılaşma sırasında şiddet kullanan ve saldırgan olan sporculara gerekli işlem yapılmalıdır. Oyunun düzeninin bozulmasına izin verilmemelidir.
4. Çocukların futbol oynamaları teşvik edilmelidir. Çocukların gelişmeleri ve bedensel etkinlik sağlamaları için yararlı bir spor türüdür.
More
HASTA OLARAK SİZİN
– Sağlık durumunuz, sizlere uygulanacak tıbbi işlemler, bunların yarar ve riskleri, alternatif tedavi usulleri ve hastalığın seyri konusunda bilgi istemeye,
– Irk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, sosyo-ekonomik durumlarınız dikkate alınmadan tıbbi etik ve deontolojik ilkelere uyularak eşitlik içinde hizmete ulaşmaya
– Sağlık hizmeti verecek ve vermekte olan sağlık elemanlarını ve diğer yardımcı ekip elemanlarının kimliklerini, görev ve ünvanlarını öğrenmeye, seçme ve değiştirmeye
– Sağlık durumu ile ilgili her türlü bilgiyi sözlü veya yazılı olarak istemeye
– Tıbbi müdahalelerde rızanın alınmasına ve rıza çerçevesinde hizmetten faydalanmaya
– Tedaviyi reddetmeye ve durdurulmasını istemeye
– Sağlık kuruluşu ve ekibini seçme ve değiştirmeye
– Size uygulanacak tedavi sırasında sizi ve tedaviyi olumsuz yönde etkilemeyecek şekilde refakatçi bulundurmaya
– Haklarınızın ihlali halinde, mevzuat çerçevesinde her türlü başvuru, şikayet ve dava hakkını kullanmaya
– Saygı, itina ve ihtimam gösterilerek, nazik, şefkatli ve güler yüzlü sağlık hizmeti almaya
HAKKINIZ VARDIR.
MoreEklemlerin olması gerekenden daha fazla hareket açıklığına sahip olması bir takım eklem sorunlarına yolaçar. Bu hastalığın tıptaki adı eklem hipermobilitesi sendromudur (HMS). Marfan sendromu, Ehlers- Danlas sendromu gibi hastalıklardan kaynaklanan eklem esnekliği bu konunun dışındadır.
HMS sık rastlanan ancak genellikle gözden kaçan bir hastalıktır. Bu hastaların bel, diz, dirsek, el bileği ve parmak eklemleri aynı yaş ve cinsten olan akranlarına göre daha esnektir, hareket açıklığı daha fazladır. HMS her zaman ağrıya yol açmaz. Toplumun %5-10 kadarında eklem hipermobilitesi vardır. Ancak kadınların %3.25, erkeklerin ise %0,6 kadarında eklem esnekliğine bağlı semptomlar ( belirtiler ve şikayetler) vardır.
Hipermobilite sendromu kalıtsal etkenlere bağlı olabildiği gibi jimnastik, bale, gibi sporlarla ilgilenenlerde de sık görülür. Ayrıca gebelik, akromegali ( büyüme hormonu fazlalığı ), hiperparatiroidizm, kronik alkolizm gibi sebeplere de bağlı olabilir.
Belirtileri nelerdir?
HMS semptom yönünden oldukça zengin bir hastalıktır. Eklem ağrıları, kas ağrıları, diz ağrıları, eklemlerde şişkinlikler, çıkıklar, yumuşak doku romatizmaları (epikondilit, kapsülit, plantar fasiit, karpal tünel sendromu, ligamentit, tendinit), çene eklemlerinde ağrı ve krepitasyonlar (sesler), erken artroz (kireçlenme), bel ağrısı, bel fıtığı, spinal stenoz sık rastlanan şikayetlerdir.
Ayrıca bu hastalarda deri esnekliği, mitral kapak prolapsusu (çarpıntı yapar), rahim, mesane ve rektum sarkmaları, idrar kaçırma, varisler sık görülür. Ayrıca bu hastalarda çok küçük çarpmalar bile deride morarmalara (ekimozlara) yol açabilir.
HMS okul çağındaki çocuklarda -özellikle kız çocuklarında- sık görülür. Bu hastalık birçok romatizmal hastalıkla karıştırılabilir.
Nasıl teşhis edilir?
Bu hastalar öne eğildiklerinde el bileklerini yere rahatça değdirebilirler, diz ve dirseklerinde 10 derece hiperekstansiyon (geriye bükülme) vardır, baş parmaklarını ön kollarına değdirebilirler, serçe parmaklarını 90 derece kadar ekstansiyona getirebilirler.
Nasıl tedavi edilir?
HMS nun ideal bir tedavisi yoktur. Bu hastalıkta eklemleri aşırı zorlanmalardan koruma, yarışmalı sporlardan kaçınma, eklem çevresindeki kasların güçlendirilmesine yönelik egzersizler tedavinin esasını oluşturur.
Ayrıca ağrı kesiciler ve kas gevşeticiler, lokal lezyonların tedasinde kortikosteroidle birlikte lokalanestezik enjeksiyonları gerekebilir.
More
SIRT VE BEL AĞRILARI
Dünyada her 100 kişiden 80’i yaşamının mutlaka bir döneminde bel ağrısından yakınmıştır. Bel ağrısı, gelişmiş toplumlarda özellikle masabaşı işler ve stres sebebiyle daha fazla görülse de, daha birçok nedenden meydana gelebilir.
- KAS SPAZMI:
Halk arasında bel tutulması olarak da bilinir. Genellikle kasların ve bağların kopması veya zorlanması nedeniyle oluşur. Zayıf kaslar güçlendirilmeden birşey kaldırmak, spor yapmak, atlamak, zıplamak ağrılı kas spazmına neden olabilir. - KİREÇLENME:
İlerleyen yaşlarda yıpranan ve aşınan kemikler zayıflarken, yeni oluşan kemik dokuları eklemlerin hareketlerini azaltır. Daralmış disk aralıkları da sinirlere baskı yaparak ağrıya sebep olur. - KÖTÜ DURUŞ:
Uzun süre hareketsiz aynı pozisyonda durma, yanlış pozisyon duruşu, beli zorlayan ters hareketler ağrıların hazırlayıcıları olabilirler. - BEL FITIĞI:
Bel omurları arasında bulunan disklerin sınırları dışına taşarak sinir köküne baskı yapmasıyla oluşur. İleri düzeydeki rahatsızlıklarda cerrahi müdahale gerekebilir. Ancak çoğu vakada fizik tedavi, yatak istirahati ve ilaç tedavisi ile şikayetler sona ermektedir. - KEMİK ERİMESİ:
Genellikle kadınlarda görülen kemik erimesinde, yaşın ilerlemesi ile kalsiyum içeriğini kaybeden kemikler zayıflayarak kolay kırılabilir hale gelir. Bunun sonucunda ağrı oluşur. - ROMATİZMA:
Romatizma tıpta yaklaşık 50 kadar hastalığın ortak adıdır. Kas, kiriş, mafsal, kemik ve sinirlerde görülen kuvvetsizlik ve ağrıya neden olan hastalıkların tümü romatizma olarak adlandırılır. - DİĞERLERİ:
Fazla kilo, ağır taşıma, sigara, stres, gerilim, yüklenme, zorlama genellikle sık karşılaşılan durumlar olsa da daha birçok neden veya açıklanamayan sebepler azımsanmayacak kadar ciddi bir oranda gerçekleşmektedir.
BOYUN AĞRILARI
Boyun ağrıları günlük yaşamda en sık görülen ağrılardan biridir. Kronik ağrılar sıralamasında bel ağrısından sonra 2. sırayı alır. Boyun ağrısının toplumda görülme oranı %25 yani her 4 kişiden biridir.
Omurgamızda; boyunda içe doğru, sırtta dışa doğru, belde içe doğru bir kavislenme vardır. Yani sağlıklı boyunda doğal bir eğim vardır. Bu eğimin bozulması ile boyun omurgasında başlayacak olan dejenerasyon boyun ve kol ağrısını arttırır.
Boyun ağrısının nedenlerini üç ana gruba ayırmak mümkündür.
Mekanik, kas, iskelet kaynaklı olanlar
Boyun dışı bölgelerin hastalıklarında, ağrının boyun bölgesinde hissedilmesi (yansıyan ağrı)
Boyun bölgesinde yangısal, enfaksiyöz, tümöral hastalıklar
Bunların alt kümelerine bakacak olursak, nedenleri olarak daha tanıdık sebepler göreceğiz.
- DURUŞ BOZUKLUĞU:
Günlük hayatta boyun sağlığına uygun olmayan televizyon seyretmek, araba kullanmak, bilgisayarla çalışmak gibi her yanlış hareket ve duruş yıpranmalara sebep olur. Disk, eklem ve bağ dokusundaki bu yıpranmalar ağrıların başlıca sebeplerindendir. - KAS SPAZMI:
Halk arasında boyun tutulması olarak da bilinir. Boynu destekleyen kasların fazla gerilmesi ve zorlanması sonucu oluşur. Yanlış pozisyonda uyku, aşırı spor gibi şartlar nedenlerindendir. - BOYUN FITIĞI:
İki boyun omuru arasında bulunan kıkırdak disk dokusunun omurilik ve kola doğru giden sinirlere doğru taşmasıdır. Kola doğru olanlarda; uyuşma, boyun ve kol ağrısı, kol kaslarında kuvvet kaybı, ellerde hissizlik görülebilir. Omuriliğe doğru olan taşmalarda ise yürüme zorluğu, bacaklarda kuvvetsizlik, idrar şikayetleri görülebilmektedir. - KİREÇLENME:
İlerleyen yaşlarda yıpranan ve aşınan kemikler zayıflarken, yeni oluşan kemik dokuları eklemlerin hareketlerini azaltır. Daralmış disk aralıkları, taşlaşmış bağlar, oluşan yeni kemikçikler sinirlere baskı yaparak ağrıya sebep olur. - ROMATİZMAL HASTALIKLAR:
Vücudun bağışıklık sisteminin kendi hücrelerine savaş açması sonucu oluşur. Aslında romatizma tıpta yaklaşık 50 kadar bir dizi hastalığın ortak adıdır. Kas, kiriş, mafsal, kemik ve sinirlerde görülen kuvvetsizlik ve ağrıya neden olan hastalıkların tümüne verilen addır. - KEMİK ERİMESİ:
Genellikle kadınlarda görülen kemik erimesinde, yaşın ilerlemesi ile kalsiyum içeriğini kaybeden kemikler zayıflayarak kolay kırılabilir hale gelir. Bunun sonucu da ağrı oluşur. - DİĞERLERİ:
Gerilim, stres, sigara, psikolojik sorunlar, omurilik ve sinirlerin geçtiği kanalların daralması, boyun tümörleri, omurilik tümörleri, kemik enfeksiyonları sıkça görülen boyun ağrısı nedenleridir.
DİZ AĞRILARI
En önemli diz ağrısı yapan hastalıklar OSTEOARTROZ ve MENİSKÜS yırtıklarıdır. Çoğu insanın başına gelen sinema, maç, tiyatro gibi uzun süre oturulan aktivitelerden sonra dizlerde oluşan ağrı hissi veya merdiven ya da yokuş çıkarken dizlerdeki güçsüzlük, boşalma hissi sebepsiz midir?
Diz tramvaya en çok maruz kalan, özellikle yürümek, zıplamak, çömelmek, basmak, eğilmek, kalkmak, tekme atmak, koşmak gibi insan hareketlerinde ana rolü oynar. Dizlerde sorun olduğunu gösteren önemli ipuçları olarak;
Dizde kilitlenme yaşanması
Hareket kısıtlılığı mevcudiyeti
Şişlik, kızarıklık ve ısı artışı yaşanması
Hassasiyet, dokununca acı vermesi
Rutin hareketlerde yaşanan ağrılar
Yürüyüş bozuklukları
Eklemlerde tutulma veya zayıflık sayılabilir.
Unutulmaması gereken önemli bir nokta da fazla kiloların mutlaka verilmesi gerektiğidir. Vücut ağırlığından 1 kg. verilmesi, diz eklemi üzerine binen yükü yaklaşık 3 kg. azaltacaktır.
SAĞLIKLI OMURGA İÇİN SAĞLIKLI TAVSİYELER
En iyi uyuma pozisyonu sırt üstü veya yandır. Omurganın eğriliğini koruyun.
Uzun süre ayakta durulacaksa bir ayak basamak üzerine konarak dinlendirilmelidir.
Sırtınızı destekleyen iskemleler kullanın ya da iskemlenize bir destek yastığı koyun.
Bir ağırlık kaldırırken kaldırdığınız cismi vücudunuza yakın bir şekilde tutun ve kaldırırken eğilme yerine çömelmeyi tercih edin.
MoreSportif bir aktiviteye başlamadan önce medikal bir kontrolün yapılması kaçınılmazdır. Bu kontrol özel bir merkezde yapılmalıdır. Bu kontrolün amacı, genel olarak bir sporu yapmaya ya da belli bir spor için muhtemel yasaklı durumların varlığını saptamayı amaçlar. Bu durum EKG, kardiyak enzimler, röntgen ve hastanın muayenesi ile araştırılır.
Kesin yasaklı durumlar;
- yeni geçirilmiş miyokard enfarktüsü
- tipik göğüs ağrısı
- konjenital kardiyopati (doğuştan kalp hastalığı)
- kardiyomiyopati (kalp kasının kasılma özelliğinin azalması)
- akut perikardit (kalp zarının iltihabi hastalığı), miyokardit (kalp kasının iltihabi hastalığı),
- kalp ritim ve iletim bozuklukları Göreceli yasaklı durumlar;
- miyokard enfarktüsü; yeterli bir aradan sonra (en az 6 ay) ılımlı egzersizi engellemez, fakat yarışma yasaktır,
- kalp ritim bozuklukları (hastanın takibi gerekir),
- göğüs ağrısı (EKG ve kardiyak enzimler normal, atipik göğüs ağrısı olursa spor yapılabilir),
- orta derece arteriyel hipertansiyon (yüksek hipertansiyon yasak) ,
- tansiyonu düşük olanlar ya da efor testinde tansiyonu yükselmeyenler
Bu incelemelerden sonra, hekim size yapabileceğiniz sporu önerecektir. Mesela, kulak ağrınız var ise suya dalmanız yasaklayacaktır.
More